Çocukluğumun son günüydü ilk aşık olduğum gün
Her aşk bir çocuğu uyandırdı içimde sonraları
Ne benim, ne de ben değilim şu gördüğün
Aşk kana karışmış bir kere, ruhum kördüğüm
Unutturdun bana hatıraları
(sevgili Esat Selışık'ın bir dizesinden yola çıkarak)
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
hocam harikasınız. hatırlarsanız bana hacettepede şiirle alakalı bir kaç ipucu vermiştiniz. bu şiirinizde bana verdiğiniz mesajı daha iyi anladım. NE BENİM, NE DE BEN DEĞİLİM ŞU GÖRDÜĞÜN gibi bir örnekti. :)
Aşk yaradılışın harçında var kutlarım muhabbetle
'Çocukluğumun son günüydü ilk aşık olduğum gün
Her aşk bir çocuğu uyandırdı içimde sonraları '
Şu iki dizenin kavrayıcı, kalıcı gücüne bakın.
Fakat sonrası?
Okur için keder.
Bir şair hastalığı nüksetmiş: Söz savurganlığı.
Oysa gönül beklerdi ki, bu iki dize kıskançlıkla korunsun.
Ya yalnız kalsın.
Ya da güzelliklerini aynı yetkinlikte sürdürecek bambaşka bir şiire doğru aksın.
Bu şiirin altında hiç bilmediğim bir isim görseydim, ( gerçekte o dünyanın en ünlü şairi bile olsaydı ) içimi çeker ve şöyle derdim: İşte sözcüklerle kör dövüşün, mutlu bir rastlantı sonucu, iki dizeyle şair yaptığı biri daha.
Terslik tam olarak burada.
Bu şiirin şairini bilirim. Unutulmaz şiirlerini bilirim.
Hemen şu anda dava açmaya niyetlenmiş kadar kızgın görünüyorsam nedeni budur.
Ne için dava açacaktım?
Türk Hukuku izin verseydi o iki dizenin haklarını korumak için elbette. Kendi sıradanlıklarına sürükleyerek, ışıltılarını alenen körelten son üç dizeyi sildirmek için.
Oğuzkan Bey
Şiirinizi Esat Bey'e ilettim. Bana yazdığı maili buraya eklemeyi uygun gördüm.
İpek Dağhan
Şiir kitabımın yayınlanabilmesi için bir kaç yayınevi ile görüşmeler yapmıştım. Bu görüşmelerin birinde yayınevi sahibi kitabımdaki 'çocuk' başlıklı bölümün giriş cümlesi olan 'çocukluğunun son gününü hatırlayan var mı?' ifadem için 'bu ifade bu kitabın basılması için yeterli' demişti.
Daha sonraları da bu ifadeyle ilgili pek çok paylaşımım oldu. Pek çok insana pek çok şey anımsattı hatta içinden çıkılmaz bir soru etkisi yarattı. Sahi çocukluk yaşamın hangi döneminde nihayetlenirdi ? Türk Ceza Kanunu 16 yaşa kadar olan her bireyi çocuk kabul etmiş. Yani ben 16. yaşımı bitirip 17 ye geçtiğim bir 13 ekim günümü bitirdim çocukluğumu ? Elbette 'hayır'. Yine de nerede bittiğini bilmek çok da olası değil. Bu soru benim de cevaplayamadığım bir sorudur.
Ancak Oğuzkan Abi yine yapacağını yapmış ve o eşsiz zekası ile yaptığı bir çıkarımı bizlere ışıltılı mısraları ile aktarmış...Ne güzel de yapmış bunu; 'Çocukluğumun son günüydü ilk aşık olduğum gün ' Bu mısra üzerine sayfalarca yazılabilir sanırım.
Katıldığımız bir toplantı da sevgili hocam Prof.Dr.Nurullah Genç 'sence hangi şiirim kalır geleceğe' demişti. Şimdi düşünüyorum da Oğuzkan Bölükbaşı için de 'Çocukluğumun son günüydü ilk aşık olduğum gün' ifadesi onun şiirini geleceğe taşıyacak mısralardan biri olarak görülüyor. Belki bir gün bir kitap adı da olur.
Ne iyi yapmışımda o soruyu sormuşum ;' çocukluğunun son gününü hatırlayan var mı?'.
Esat SELIŞIK
Spot yapan bir şiir..ruhumuzun aşk bölümünü aydınlatan bir spot bu..
Spot yerine hüzme mi desem şiirden düşen ışığa. Sanki böyle söylersem şiirin hem ışığını hem hüznünü çağrıştırmayı başarmış olur muyum
:)
güzel şiir ...
çok hoş, çok güzel....tebriklerimle...
Bu şiir ile ilgili 6 tane yorum bulunmakta