Aşk izlerinde Şiiri - Suna Aras

Suna Aras
133

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

Aşk izlerinde

Ahmet Kaya’ya

Herkes birbirinin ayak izinden yürüyor
Tek ve derin bir izde
Sevdiğimin geldiği yerlere gidiyorum
Ayak izlerimiz ters yüz oluyor böylece.

Yüreğimin iç denizi beni almayan magma
Gizli akıntıların sessiz söylenceleri
İne çıka içimdeki uçurum da eskidi
Al bu karanfili tak yakana öyle git
Gökyüzü bir elmanın yarısı değil yerle
Kadınların sırt verdiği aşkların sır
Taşları da öldürdüler senin ülkende.

Ürküten bir sessizliğin iki ucundayız biz
Sevinçlerin ağzımıza değmeden alındığı
Gözlerimiz iki bozkır iki çöl iki tabut
gibi geçiyor birbirimizden
Benim parmak uçlarımda kıpırtı seğirme özlem
Senin iki elin iki cebinde
Sıcak mı soğuk mu bilmiyorum.

İçimdeki senin olmayan sana bakıyorum
Belki de hiç olmayacağın sana
Bir şiirden bir öyküden bir aşktan doğurduğum
O hiç doğmayacak çocuğa bakıyorum
Ellerimde tenimin ölü sevinci.

Bir aşktan ayrılmanın ilk günü gibiyim ben
Hiç bir yerde hiç bir anda hiç bir zamanda olmayan
Sanki yüzyıldır bu duygudayım
O anda kalmışım tek başınayım
Bir başına ya cinnete ya ölüme gidilir
İnsan kendi ömründen geçer ya öyle
Her yaşamda olmuş olan bir şeyi iyi bilirim
Düş yoluna tek başına çıkılır.

Dönen çark öğüten değirmen devinen insan
Biz vardık, un ufaktık
Belki de hiç yoktuk sevdiğim hiç olmamıştık
Görülmeyen bir rüya dili unutulmuş masallardaydık
Masallar ağızdan ağza yaşar
Masalının dili yok ki aşkımızı anlasınlar.

Bir halkın dili özüyse
Özünden çıkarılmış bir kabuğuz biz
Diyordu güzelce nine.

Hayat tartıya konur mu acılar tartıya
Ölüm tartıya konur mu aşk tartıya
Hangi terazi kaldırabilir bir halkın ölümünü
Ömrümüzü tartıyorlar sevdiğim
Yontulmuş ömrümüzü yok ömrümüzü.

Diyorum ki gene de aşk iyidir
Bütün tellerden ölüm haberleri geçiyor birden
Bir sincabın kül oluşu karıncanın çığlığı
Toprağın kıvranan rahmi geçiyor.

Hiç bir şeyin yarısı yok
Ne dünün ne bugünün yarının yarısı yok
Aşkların yarısı yok sevdiğim
Umudun yarısı yok.

Aşk zamana yenilmişti savaş vardı çocuklar da ölmüştü
Hiç bir kiraz zamanını görmedi o can çocuk.

Bir sınırdan bir sınıra bakarsınız acıyla
İçinizi uzak yakın hatıralar kanatır
Dokunmak gelir içinizden bir sıcaklığa
Bir çiçeği okşar gibi öper gibi bir ağzı
Ama yapamazsınız
Işıkları selamlaşır insanlara yasaktır
Ve bir çocuk dalgın uzak bağırır birden
Anne topum Türkiye'ye kaçtı.

Döne döne düşüyorum içime
Yoksun
Ondandır bu şehrin bu tenha karanlığı
Aşk bozgunu güz bozgunu biz bozgunu bu şehir
Yani Kız Kulesi Galata Köprüsü Haliç ölüsü
Selpak al sakız al tiner al abla
Bizim oralı ölüler
Yıkanmış ak kefenlerde değiller
Sökülmüştür yürekleri direkleri yerinden
Sürülüp geldik ki bu şehri Kerbela’ya
Aç açlık Haliç kokmaya
'Kendi gitmiş adı kalmış yadigâr'
Yedi başlı bir ölüde tepinen insancıklar
Betonların gözleriyle bakarlar.

Dünya bir ateş küredir ilk halindedir
İkimizi başlatacak yağmuru yok göklerin
Çıkıp gitti şiirlerde tenhalığımdan
Gözlerimin kalemini kırarak
Adını yazan harfleri astı yargıçlar.

Sonra... Kaç... Kara... Ara
Sonra...
Bir mavi bir inci düştü toprağa
Çocuklar büyüyor düşlerimizi
Ölüm sizde kaldı yargıçlar
Aşk bize geri tepti.

Suna Aras
Kayıt Tarihi : 17.6.2005 11:55:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Suna Aras