AŞK İNSANI BULDUĞUNDA
Aşk insanı öyle bir zamanda öyle bir yerde bulur ki ne olduğunu bile anlamadan onun esiri oluvermiştir insan. Karşı koyamaz, direnemez, kısıtlayamaz ve yönlendiremez. Tek çaresi koşulsuz ve hesapsız teslim olmaktır. Hayallerinin tükendiği, yaşamdan bir beklentisini kalmadığı, kaderin yönettiği dünya sahnesindeki hayat oyununda figüranlıktan kurtulma umudunun bittiği artık kendine biçilmiş olan rolü kabullendiğinde bir kurtarıcı gibi yetişir imdadına insanın. Böyle bir durumda nedenleri, acabaları, yoksaları bir kenara koyup kendini aşka teslim etmektir kurtuluşu. Çünkü mutluluğa giden yolu tek bilen aşktır. Kendini aşkın kollarına bıraktığında onun seni en mutlu olacağın yere götüreceğini göreceksin. Mutluluk bize her zaman yakındır. Yakındır ama bu labirentte yakın bile bazen uzak olabilir. İhtiyacımız olan tek şey aşkım kılavuzluğundan vazgeçmemektir. Bu dünyada insan sürekli mutlu olmak istiyorsa yapması gereken bellidir. Kendisini bulan aşkının peşinden gitmektir.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.