Kendinden kalansız bir ayrılık,kalıntılarımın cebini yakıyor.Başkalaşmış başka şeylerin şerhine imza atıyor kül rengi kavuşmalar.
.
Hiçbir söz,hiçbir öz, birbirine uymuyor. Uyumsuz uykuların rüyasında seni görüyorum,her gece denizinde boğuluyorum, sabah olduğunda yeniden yaşıyorum.Yürek_sizim, sensizim.Çoktan seçmeli bir testin en doğru şıkkı gibi duruyorum orada.Düşüyorum gönlünden, yanlış yazımlardan senli cümlemden not alamıyorum.Gizli öznenin de öznesi olmuşsun, devrik, esrik hatta aşksal açıdan bozuk cümlede.
İsmine gelen sıfatları cümleden çıkarsam,seni gönlümün adılı olarak yazsam dilin, aşkın kurallarına.Gramerin gri tonlarında dönüşü olmayan çatılarda gidişler kabul edilir mi ki…
Arkamda kalan kimsesiz nesnelerin oldurganlığında doğurgan gelişleri kim beleyecek. Senin dersin dışında kimseye kalkmasın elim, bu el ki yalnız senin elini tutmuşken, yalnız kara bağrına türkü tutturmuşken sen şimdi,hangi cümlenin yüklemi olma sonundasın. Gelmekle gitmenin lâdesindeyim sol yanımda lodoslar esiyor sakın çıkma gönlümden.
Kalem kalbimi eğiyor, eğiliyor en kanayan yerimden ,kör bakışlar gözlerine değiyor hasretim.Sabır ,kendimden geçene kadar ağlatıyor ,damlalarımdan şiir çıkıyor .Gözyaşına sürülmüş acıların ruhun fidesi büyüyor dilimde, gönlümde.
Daha dostum eller ile gezer mi?
Solmuş derler gül benzinin iziği,
Daha dostum eskisinden güzel mi?
O ne dedi, sen ne dedin varıncak?