Susup yalan tavırlarla sana bakmak daha mı iyiydi sanki? Sen bencilce davrandın sadece farkında değilsin. Hiçbir zaman olmayacak bir masala başladın sen, mektuplar yazdın aşktan saklanan. Gördüm, görmezlikten geldim. Sordum, inkâr ettin. Duymazlıktan geldim. En sonunda sen benim sözüme geldin.
Zordu belki, akan suyu durdurmak. Ben su, sen garip çocuk. Önüme bir bent yapıp yönümü değiştirmek istedin kendince. Oysa ben yolumu çoktan seçmiştim. Coşkun bir ırmak değildim belki, inadımı kırarsın sandın kendince. Benim yolum belliydi çocuk. Sonsuzluğa karışmak tüm istediğim. Büyük mavi beni bekliyor ufukta, açmış kollarını. Gidişime kızmayacağını söylemiştin oysa, kenarda oturup beni seyrederken. Sen de bana yalan söylemişsin aslında.
Şiirler yazıldı aşkın kenarından geçen. Geçerken, akarsuya düşmüşsün meğer. Ben çekmedim seni unutma sakın. Taşlara takıldın belki, ayağın kaydı birden.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.