Başımı yastığa koymuş uyuyacakken,
rüzgâr, perdenin arasından efilce esip
senin öptüğün yanağımı okşadı.
Karanlık karanlıkla kolkola girip
sokağımda volta atarken kandilleri söndürdü.
Kaldırım taşlarının çığlığı
binbir zulme şahitlik etmiş
duvarların içine hapsolup kayboldu.
Derken, gece, en derin kuyudayken,
pencereme mavi küçük bir kuş kondu.
Üşümüş ve
korkmuştu.
Avucuma aldım,
kalbi hızla atıyordu.
Başından öpüp
semaya geri saldım.
Artık bu semada
öptüğüm bir kuş vardı.
Uyku tutmadı.
Sokağa çıktım.
Göğsümü açtım.
Deli gibi koştum.
Seni ararken
gözlerim arşa,
bulutlara değdi.
Arşa değen gözlerim buğulandı.
Sözlerime bir garip hüzün bulaştı.
Sonra sana ne yazdıysam
kalemimden keder damladı.
Her kederimde
seni andım.
Seni anarken zaman,
nehirler gibi akıp geçti.
Tan yeri ağarmak üzereydi.
Uzaktaki bir evin ışığı yandı.
Aydınlıktan arınıp
karanlığa karıştım.
Gerisin geri koşup
mabedime geldim.
Işığın kapalı,
penceren kapalı,
gözlerin kapalıydı.
Uyuyordun.
Sabah ezanı okundu.
Gece, gün olmuştu.
Ben ise bir berduştum.
Bedenen yorulmuş,
ruhen sersefildim.
Özgürlüğe hasret kalmış
bir halkın isyanıydım.
Sustum,
isyanımı içime haykırdım.
Geçtiğin yollara güller ektim.
Yürüdüm,
her adımımda gözümden
bir damla yaş karıştı toprağa.
Güllerin can suyu gözyaşımdı.
Kalemimden damlayan keder
bir hastalık gibi dilime bulaştı.
Dilimdeki kederle
kan kusarak sokağından çıktım.
Sokağından çıkmam
bir ömür sürdü.
Ömrümün her virajında
biraz yontuldum.
Çoğu yerde düştüm,
kalktım, doğruldum.
Bir avuç suydum,
karanlıklarda kurudum.
Gündüzlerde değil
gecelerde har oldum.
Kayıt Tarihi : 6.4.2019 19:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!