Ayn-ı cemiline bahr-ı mücessem mi desem
Çeşm-i envarına şems-i tâban mı desem
Zülf- i siyahın şeb-i Yelda, dişlerin inci mercan
Tarasan zülfünü, dökülür başından ecram-ı asuman
Allı pullu libaslarla nerelerde gezersin, leyl-ü neharda
Kalbim açık sana, kıymetini bilirsen değer kâinata
Akl-ı selimim, her dem intizârınla mecnuna döndü
Sîmâ-i güzîdene hayran sinemin, şûlesi söndü
Derd-i derunun, seni değil beni etti harâbe
Ayn-ı hazinim dayanamadı katreler döktü turâbe
Lebinde açan goncalar solmadan gel gayri
Ne olur vuslata erelim de biraz gül gayri
Anladım lâkin, aşk-u meşk değilmiş bu sendeki
Hal-i sahvden intibah ettim, bir hayalmiş bendeki
Şeb-i Yelda idin, Şeb-i Hicran oldun artık bana
Evvel yar idin, gayrı ağyar oldun bana
Peymanî nafile gayretin, bulamazsın aşkı fanilerde
Eğer olursan Allaha abid, huriler bile sana olur köle
Peymanî- Aslan Pençesi
Mehmet TürkyılmazKayıt Tarihi : 26.3.2007 16:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Çeşm-i envarına şems-i taban mı desem
güzel ve hoş bir beyt olmuş yüreğine sağlık değerli gönül dostu
selamlarımla
muhabbette daim kal
Makberi
TÜM YORUMLAR (1)