Aşk-ı İstanbul Şiiri - Sefa Çelik

Sefa Çelik
77

ŞİİR


11

TAKİPÇİ

Aşk-ı İstanbul

Bir zamanlar,
şehrin taşlarına düşerdi ayak seslerimiz,
her adımda bin hikâye yankılanırdı.
Ey İstanbul,
sen ki rüzgârınla aşkı fısıldayan şehirsin,
köhne hanlarında bir zaman
sözcükler sevdalı bir yankıydı.

Bir çayır kadar sessizdi o akşamüstü,
Haliç’in altın ipliklerini izlerdik birlikte.
Bakışların,
Boğaz’ın mavisinden bir şerit gibi inerdi ruhuma,
ve her vapur düdüğünde
bir başka bahar saklanırdı dudaklarında.

Suriçi’nden bakardık göğe,
çatıların eğri çizgilerinden sızan dualar
yıldızları tutuştururdu.
Biz o zaman anlamıştık:
Şehir, iki kalbin yansımış halidir,
ve sevda, taşlarda da büyür.

Ey sevgili,
her sokağın başında beklerdim seni.
Unkapanı’ndan Galata’ya yürürdüm usulca,
bir taş köprü gibi omuzlarımda taşırdım aşkı.
Adımlarım ağırdı,
ama İstanbul hafifti,
çünkü aşk bir şehri kuş gibi kanatlandırırdı.

Sonra bir gün,
şehrin gölgeleri sardı bizi.
Taş duvarlar suskunlaştı,
ve rüzgâr,
çıkmaz sokakların arasında kayboldu.
O gün öğrendim,
bir şehir ne kadar eskiyse,
bir o kadar yalnızdır.

Ama hâlâ her sabah,
Tahtakale’nin dar geçitlerinde
kokunu bulmaya çalışıyorum.
Hâlâ Eminönü’nde martılara bakarken,
isimlerin göğe yazıldığını düşünüyorum.
Ve hâlâ,
her ezan sesinde sana sığınan bir şair oluyorum.

Ey İstanbul,
söyle şimdi neredesin?
Hangi kuytu mahallesinde sakladın sevdalı günleri?
Hangi taş duvarın arasında ezildik,
ve hangi sararmış yapraklar gibi
dağıldık rüzgâra?

Ama bil ki sevgili,
İstanbul’u ne zaman ansam,
içimde hâlâ senin adın yankılanır.
Ve ne zaman bir şiir yazsam,
her harf,
bir eski semtin çatısına konan güvercin olur.

Sefa Çelik

Sefa Çelik
Kayıt Tarihi : 23.12.2024 03:33:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!