Aşk-ı Huşu -Garip Çoban Sıradışı Aşkın ...

Aşk-ı Huşu -Garip Çoban Sıradışı > Aşkın Renk'leri- Beyaz Şairler Kahvehanesi -www.beyazrenkler.org
--------------------

Hay diyen aşk sofranda
Hu diyenler çıkartıyor dünya hırkasını secdede
Dervişler sırayla bilal habeşi olmak için gamet getiriyor oturmadan sofraya
Zor olanlar yanmamış mum gibi aşmak için çölleri
Halleri kıskanır gökteki yıldızlar
Her derviş ya samed dedikçe yanar mumlar
Işığı aşar arşı gölgesinde kalır yıldızlar

Yıldızlar hep gece ve gündüz kıskandıkları için dervişleri hiç sönmez aşka infakları
Bilenler bilir bilmeyenler nerden bilsin sura nasıl üfleneceğini
Makam-ı mahmuttan gelen şefaatle sel sebilde yıkanır tüm dervişler
Ruhların ve meleklerin kıskandığı yeşile götürmek içindir
pirler, veliler,şeyhler derviş olanları işte tamam olanda yemyeşil aşk

Bu aşkta dara düşmeyi ben mi istedim?
Sinemi iklim iklim eyliyor güne yolculuğunda yar
Uyan gafletten dem vuracak yanlarım
Belki sevmesek de dünya düzeneğinde özgürleşmek
bizi nelere esir ettiğini anlatıyor aşk

Kafamızı kurcalayanları klonlayarak felaket çağında bir çırpıda insan
Gönlümüz kabullenmeye el verdiği için imalı düşünmekte insan
Bunalımda olan dünya doğal değil duygular
Şimdi bunalım halinde de değiliz bir felaket sürecinde yaşıyor bedenler
Kıyamete inat ruhun kurallarını bozmaya inat ediyor insan
Hücrelerimizin normal kaderi belli miktarda bölündükten sonra ölmek
Kopyasını yaratarak yaşayan insan nasıl öleceğini unutuyor gözünün nurunda

Elbette yürek burkan vesveseler sevginin empati kurmasına engel
Öfkeler bir kez hükmünü yitirdiğinde duvarların harcını oluşturanlar yarini bekler
Sömürgeleşen duyguların döktüğü gözyaşlarından kurtulmanın tek yolu
duvarlarını yıkmaktır kendinden kaçmakla
Sürgün olan iyı bir adım yasağında yaşayanlarda fırtınalar patlıyor
Sadakatle yıkılan kulelerin gürültüsü şaşkınlıkla sarıyor vefasız yanları
Bazı şeyleri kendi kendine yapamayanların zerrece keşfettiğinde mecaz sevgili

Her gece rüyasından uyanan geceyarısı çocukları üşüyor
Mantıksızlık tutkunu bakışı hangi yaraları sarmış zaman biri göstersin diyor gözyaşları
Söz oyunu değil gerçek yalnız aşk ay gibi

İnsanın gövdesinden yayılabilen en kutsal en güzel en anlamlı ışık dua
Aksansız bir dille onu ne zaman görsem
bir süre ışığına tutunur ışığıyla sersemler bu esrikliğin tadını çıkarmak ister ruhum
Gece ve gündüz arasındaki an'da öylede yapıyorum
Sevgiliyi seyrederken ışığının içine alıyor beni sımsıkı sarılıyor bana
Bakışındaki sesi çok özlemişim
Önce kır çiçeklerini anımsatıyor cemali iğde kokusunu hissedıyorum
sonra ıhlamur sıcaklığı sarıyor ruhumu
Fısıldıyan çınar duruşuna ben de diyorum
Bir süre öylece kalıyoruz secdede
Sonra feleklerin ortasında kadere karşı durduğumuzu fark ediyorum
Ruhlar ilgiyle izliyor secdeye döküldükçe aşkın gözyaşlarında dua

Kendi kendine bir dili kendi kendinize öğrenmek hayli zordur
Kirpikte duran kendi kendinize kurduğunuz harfler cümle olmuyor her zaman
Cümleler duasında mazisinde anlamlı kılan bir dinleyen ruhun olmasıdır
Ötekilerde cevap bulunamayanda önemli olan
bir başka şeyde her hangi bir şeyde gizli o şey
Konuşmayı arzu etmedikçe belki vaktinizde olmayacak kendinize
Kafasının bir köşesinde tutulan merhabalar sevda değil
Cesaretlerini tebrik edemeyenlere sunmak istenende cümlecikler
Kapıları kitli ördüğü ses geçirmez duvarlar arasındaki seyirde içerden gelen sesler
İki sesde birbirine sağırlaşmış yabancılaşmış
yanına eğilirken hasret üşüyor merak duasız yanımızda

O büyük sessizliğinin inanç sözcüğünde ruhun tutunuşu
Yanılan yanlarını sorgulayanlar eleştirinin eşığınde gayretli intïhar eden sevgi
Kabul edilen görkemli hayatta aradan kaç yıl geçti
Başına buyruk heveslerde aşkın konusu nedir
Kimler davetliydi sen olamadığın karşılık beklenmeden yardıma aç tek kişilığinde

Terk edilmiş duada nöbetçi akıllardan
hiç alınamayan nefeslerde bir tanesi eksik insanda
İçlerinde en haylaz şımarık başına buyruk duygular
yumağına esir edilmiş sevgi sözcüğü
Uzaklaşmak yarını düşünmeden yaşamak için duaların
çırıl çıplak duygusuyla aşkla tanışır
Cıkmaz sokaklarda bir yanınla tanışanın
akıbeti bilinmeyen merak duyulanlarla doludur

Üslup yok somutlaştırmak için kaleme alınan
karşılaşmalarında ardı sıra gelen kimliğini yansıtmıyor
Gerçekleri saptıran değişmez bir yanıltmada kanıyor
gözyaşları utandırıyor bakışlarını
Damıtılarak yıldızlarına çekiyordum isyanlarını
Totaliter bir güç haline gündelik dilinde çok uzak olanların söylemi
Unutulmamış hüsranda karşılığı kabul etmeyen tek yönlü söyleminde dili tutulanların
Saklananlar etik kavramlarında kendine has

En iyi kanıtı aynasında dünkü çocukluğunda çıplak
Vicdanları yıkamak göçüp gitmek için her an kullanılıyor
Kirlenmenin hasretinde umut secdede sorumluluğunu arıyor
Çelişkilerden beslenenlerin can alıcı söylemi burcuna asılmış

Yoğun yalnızlıkta yansıyor yaşamından sıyrılıp kendisinden
hoşlandığı uğraşlarda fazla zaman ayıran insan
Kişisel parçalanmışlığında için dışında soğuk bakıyor duygular
Hiçbir şey yapmamakta görünmeyi öğütlüyor yabancılaşan söylemler
Çokça başvurulan kendi içinde boş ahlak kavramlarında
mağdur yanlarına odaklanıyor
Çözümler sunmaktan kaçınan insanda secdesiz alınlar
Mizahi üslubuyla alaya alıyor kendine has dilinde dilini
Sorgular dilin insandışı olan özellikleri jargonla başlıyor güne
Kavrayamadığı kavramlarında emeksiz dua

En önemli noktasında yasak dilin insandışı olan özellikleri
Olabildiğince nefessiz gözyaşları soyut tek yönlü yalnızlığa maruz

Keşfedilmeyi bekleyen gerçeklerinde en iyi temsil ediliyorsun
Renk veremeden içime çöken renksin
İyi yaşamak için şanslı doğmak gerekir
der sessiz ve tavizsiz bir asalaklık akılsız duyguda
Aşkın sınıfsal gerçekliğini kadere bağlayıp
adaletsizliğın çözümününde aramak demek

Sevgi yoksulluğunun had safhada olduğu insanda
şansa bel bağlamasının nedenınde fırsat anlayışı yalnızlığa bencil duruş
Kendini diğer insandan ayıran kimlikte karakter aşınmasında birey
Dünyasına odaklanan anlamsız dil
ve söyleme sığdırılanlar insani vicdanda akıldışılılık
Hayatlarına yayılanlarda kişiliği bölünüyor duyguların
Hırslı ve daha vahşi hale geliyor seyyar bir başarısızlık

Aşk her gün kendi kabuğuna daha çok çekilende çekilmek zorunda
kalan bir sanat duada
Olmak üzere metalaşmayı beceremiyor akıl
Ruhuna nabzına kolay ayak uyduramıyor insan
Bir biriyle yarışta duygular nadir rastlanıyor vefaya
Bu bir avuç tanınmış besmelede

Vitrinlerini süslüyen bedenler kendileriyle anlaşamıyorlar
Bir de öte yüzü var sonda ruhum maşuk olanlara
Aşkı ayakta tutabilmek için uğrasıyor hırkasını çıkaran dervişler
Şakırdler çaba sarfediyorlar işin başka yanında dökülünce sırlar
Gecede haşır neşir oluyor gözle görülür değil ay'ın aşık kıskanması
Kendi seçtiklerine acımasız anlayışa hakim
ardında söyleşi yapmış duaları dinleyen rüzgardı aşkını

Yüreğinin kapısını açan kendini kolla kendinden
Aşkın hitaplarında varlık sensin
İlk işim seni bir güzel dövmek olacak heyecanlı cümlelerle
Çıktığım yokuşlarında avuçunun içinde besmeleyle tek tutan sen değilmisin
Beni teselli edecek bir şey de kalmadı dünyada
Her gece beni seviyormusun diye soruyorsun
Çılgın çocuk ben burada boğazıma kadar sen gömülmüşken
Bu aşkla aşkta az bucuk fikir ediniyoruz
Aşkımda iyi kalpli biricik hazinemsin sevdiceğim
Her gece duaların yumuyor gözlerimi gözlerinde

Samimiyetini koruyor gözümdeki yaşlar
gece uyuyamadığımda kıskanmamak ne mùmkün rüyalarını
Kalbine götürüyor sızın acıtıyor kendi seçtiklerinde yüreğindeki gecem

Bir şeyler uyanır her defasında içerdeki başlıkta
Ruhundaki kabusların keşfine değecek düzeyde dua mektuplarım
Dayanamıyorum senin yanında olmak istiyorum diyor sabrın
Inanılmaz gürültülü hayatta öyle bir eziliyorki ruhun

Çığlık çığlığa bağırdıklarının arasında
gece beni kendi hayatına gönderiyor duaların geldikçe
Sen beni bekliyorsun ezan sesinde güç bela kapılarından koşuyorsun hayatın
Ama sen öylece durmalısın gönül secdemde gülümseyerek
Güneş infak ediyor aldığı emre yağmur insana inat arşta secde ederken
döküyor aşkının göz yaşını
Gözden ırak yanlarımızda aynasını aramıyor insan
Dilden uzak dilsiz hırkasını kaybetmişlerın dualarından haberin varmı?
yed16:0722062009
__________________
Bilmeyenler ne bilsin bizi, bilenlere selam olsun!
http://www.beyazrenkler.org/forum/showthread.php? t=19047