Aşkını affıma vesile kıldım
Halini hayatıma örnek kıldım
Mahcubum, kendimi kapına köle kıldım
Ellerin gözlerime bir ab-ı hayat
Dertliyim, derdini derdime derman kıldım
Hira’nın gülleri siyah açar bu bahar
Adanmış güllere, gözlerin habire adak katar
Derdiğin bir demet güle dayanmaz acılar
Işıksız geceye hastır, en derin sancılar
Kelimesiz duygulara hasret kaldı hancılar
Sevdanı taşıdım yüreğimde yıllar yılı
Ansızın boşalıverdi ruhum, dayanmadı hiçbir kıyı
Derinlemesine bir dorukta mahkûm buldum kendimi
Işıksız kaldım, ayan beyan gördüğüm halde seni
Kıyımlardan geçti gönlüm, yine de kıyamadım seni
Suretin suya düşse, atılırdım boğulmak pahasına
Yüreğim avuçlarımda, aklımı serdim yoluna
Dikenleri gül eyledim, bastım geldim kapına
Izdırabım ayaklarımda değil, hasret kaldım kokuna
Kına yaktım yüreğime, kan olup çıktı boynuma
Senin yolunu yol eyledim sensizliğinde
Ayaklarına hasret kaldı gözlerim sessizliğinde
Dur durak bilmez duygularla boğuşur düşüncem
Ilık bir bahar akşamıdır bu dem ama
Kıyamettir gerçek olan, ayak bastığın yollarında
Seni göremiyorsa gözlerim, varsın görmesin kimseyi
Aşkın duvar olsun bana, yokluğun zindan
Depreşirse yüreğim bir an için özgür olmaya
Issız, dipsiz bir kuyu ol, suyun da olmasın
Kurut ciğerimi, her tarafımı, yak beni
Sözler tükenir mi hiç, yazılacak olan sen olunca
Anlam derinlemesine büyür, duygular sel olunca
Doruklar yere serilir, güzel yüzün görününce
Yakın olur ıraklar, elim eline değince
Kara sevda diyorlar buna, sen gönlüme girince
Sararan yeryüzü depreşir tekrar yeşile
Ay gibisin ki, rastlanmaz dünyada eşine
Devran geçer durmaz, herkes bakar kendi işine
Ilık bir meltem getirir kokunu, asırlar ötesinden
Kementle bağlıyım sana, nasıl veririm kendimi işime
Sağlam yapıların harcıdır, kan, gözyaşı ve ter
Ayrık otları toprağımda gezmesin yeter
Dakikaları sayarım ben, ama asırlar da biter
Iraklaşır hayaller, sen gelince sevda gider
Kalabalıklar yalnızlaşır, kalabalıklar beni yalnız eder
Sarsılmaz kayalara umut bağladım, yerinden oynadı
Adını toprağın bağrına kazıdım, yine de doymadı
Dumanlı dağlar sırdaşım dedim, suyu kaynadı
Islah olmam artık, ne etsem de kâr değil
Kıpkırmızı kesildi gökler, garip halime ağladı
Sonsuz bir hayata açtım gözlerimi seninle
Alışılmadık görüntüler belirmeye başladı gözümde
Dağıldı her bir yanım, hiçbir şey kalmadı elimde
Izdırabın hançeri saplı kaldı daim göğsümde
Kırılan yanlarımı sürdüm ocağına sönmesin diye
Sağır olur dereler, ırmaklar suyunu vermez
Açıkta kalır yüreğim, sümbüller şefkate gelmez
Dağılır gider zerrelerim, toplamaya gücüm yetmez
Issız olur sahralar, bir kervan gelip geçmez
Kâr etmez hiçbir şey, hiçbir göz beni kesmez
Seni beklerim de yıllarca, sözüm var çağıramam
Anlara sığmaz olan sevdamı yüreğimde taşıyamam
Doğan güneş ruhumu okşamak ister, ben alışamam
Izdıraplar içindeyken böyle, hiçbir yere karışamam
Karanfil ektim toprağıma, aklımla barışamam
Sana adanmış deliyim, ıssızlığında kahrolurum
Aydınlanmaz dehlizlerim, ışık kesilirse senden
Damarımdaki ılık kandır, sabahları ağlayan
Ismarlama kelimeler seçerim ayaklarına doğru
Kurutma sula adını, ey rahmet peygamberi
Kayıt Tarihi : 9.4.2010 23:59:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mustafa Sevimli](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/04/09/ask-i-hal-2.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!