Sana kalınmışlığın fırınında aşka ekmek çıkardım. Un ile sen arasındaki beyazların
mirasçısı oldum.Kendime konuk oldum. Sen geldin. Gözlerin yoktu,sözlerinin gözleriyle konuşup ağladın.
Damlalarını yudumladığım seyr-i aşkına betimsiz özlemler ekledim.
Sordum sana dokunmak aşk mıdır ki? Dokunmaktık kapılar gibi aşklar yaşamaya başladık bizim ki de aşk mı acep.
*Metrik bir rüya denedim gündüz uykularında. Rüyama bile gelmeyi tenezzül etmiyorsun.
-Bu bilinçaltımlarım çok olmaya başladı. İnsan her gece seni getirmez mi rüyalarıma.
-Rüyalar, giden sevgiliyi bekleyenler için içsel bir film. Sinema gibiydi seni rüyada görmek.
-Geçen yine gelmiştin
-Elinde bir testi umulmadık zamanlarını sulamaya geldim dedin.
-Gözlerime baktın. Görmeyeli gözlerin mavi mi olmuş.
Sonra bir denize girip deniz kızı olup uzaklaştın. Arkanda eteklerinle uzayan maviler vardı.
-Mavi bir yolculuk başladı. Takip edip geldim. Sular aldı beni götürdü.
Suyun altında bir mağaraya gittim. O mavi fistanın o mağaranın kapısına asılıydım.
-Gözü kapalı daldım, seni tensel halde göreceğim dedim. İçeri girdim.
Bin bir güzel vardı. Hepsi eros olmam için soyunuk . Adım atar atmaz, soydular beni.
-Meğer hepsi ressam. Yatırdılar bir taş bağra. Nü resmimi yaptılar.
Bin tablo.Hepsi ben, hepsi mavi çerçeveli. Hepsi nü…Mavilerin diliyle sular kadar çıplaktım.
-Bin resim oysa bin bir peri vardı. Bin tuval vardı. Hepsi aynı hizada dizildi.
Ortasına ben gittim.Tuvaller bin bir oldu. Periler bin. Tam gidiyorken.
Beni giydirdin.
Dedin ki:
-Dönülmez ufukların izindesin. Dönülmez akşamın ummanını taşır yüreğim.
Sen perilerin değil hazlarının sazlarını çalan güzellerin zevk çerçisisin.
-O tenden bu tene alıştırmalar yapıyorken ben sana nasıl dönence olurum.
Nasıl ruhun yengecinde suskun bir ela gözlü olarak kalırım.
*Susuzluğun umutsuzuyum. Susamış dudaklarının kaynağıyım.
Bir içimlik aşk için, bir içim var seni isteyen.
-Devrik hayallerimin kurallı cümlesi için yüklemime kadar yanaşmalısın.
Yokluğun özneme cehennemler yaşatırken başka güzellerin kitaplarında eksiltili cümle olmaya ne gerek var.
Acılarının edilgen çatısında alnımın çatısı attı.
Çığlıklarıma duraksayış risalesi ekle ömrün sonsuz akışından.
-Senden kalışların sözsüz anılarında kaldım.Kalışın kallavisi olup kavlarımı hazırladım yangınlarına.
Minimize hülyaların yalısı oldum kendim gördüm göremediğim sende.
Sahi hala aynı cümlelerden sonra su içer misin. Su gibisin dedim ya .
Haksız da değilim.Suyu sudan çok seven bir helalliğin var.
İsimsiz,sahipsiz keyiflerin kadimiyim. Zevk benim işim değil desen de yeni dünya zevkin peşinde ömrünü sunuyor.
-Vurgunluğum septik bir hazırlığın simyasıdır. Ceylan gibi yüreğimin dağlarında nefretle koşmayı bırak.
Can kırıklarıma estetik yaptım. Gayrı yeni bir cemalin emeliyim.
-Işıklar sende kaldı dahası gözlerinde. Görmelisin beni.
*Aşk görmez güncelerin gücenmişiyim. Gençliğimin hebalarında vebasını sunan başka güzellerin Leo’su değilim.
Esatir duruşlarım var. Bağrında taşıdığın giyotin ağzını saplama her dem yaralarıma.
-Kaldım!
Sustum!
-Susturduğum özlemlerin dilinde hayıflarım yanar.
Yadsıdığım bir rüyanın çerçevesiyim.
-Ziyan kendi isyanlarını cebinde taşırken , ben ziyalarını gördüm aşk geleceğimizde
Sustum bekledim.
-Sevdim b’ekledim seni yaşanacaklara.
Dondurulmuş alışmaların zorluğunda nefessiz kalmışım.Nefsim ile niyazım arasında Araflar artar.
-Alışmak sevmekle kardeş kardeş gönlümde büyürken sensizliğe nasıl alışacağım.
Gitmelerden arınmış gündüzler düzlerini yokuş eyledi.
Terledim sevdim.
-Koştum sevdim.
-Terk edildim sevdim.
-Arınmış bir keşle kaşif olup nadaslarının fethine gittim.Hinler ile cinler yana değildi
-İyi günde olsunlardan iyi olanlar seni tanıyormuş.
-Haykırışlarımdaki kışı kaldırdlar.
A’yazın bir başkadır.
Be’yazın bir aşkadır.
Bu yüzden sevip kaldım sende Tinna Tenna.
Hayrettin TaylanKayıt Tarihi : 6.3.2012 22:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)