Geceden kalma vedaya,
Sabahın ilk ışıklarında,
Duygular zom, acılar sevdaya,
Delicesine bağlı, gündüzün karanlığında,
Sanki ; çığlık çığlık, yalvarıyordu.
Titreyen ellerimden, resimler dökülüyordu.
Dudağımda, mühürlenen sözcükler susuyordu.
Kalbimde bir feryat, bin enkaz öylece duruyordu!
Ruhumda gezinen yarasalar, kan kusuyordu!
Veda busesinden, amansızca yaşlar damlıyordu.
Şimdi anılar, Toprak Ana'da nadasa düştü.
Zaten, bende ki kara sevda hep düştü.
Hayale kapılınca, umutlarıma kar düştü.
Hüsran, gecelerime kabus gibi, düştü.
Zemheri ayazın da bile, yüreğime kor düştü.
Şimdi ben şimdi ben, hüzün notalarında,
Aheste aheste, şu garip cihanda,
Pusulasını kaybetmiş, benliği prangalarda,
Kaybettiğim kendimi ararken, viran sabahlarda,
Hasretin matemin de ağlıyorum, hıçkırık makamında...
Yeşil saçlı doğaya, sıkıca sarılmak isterken, sarılamazsam,
Ya hazan yaprakları gibi, bir oraya, bir buraya savrulursam!
Ya yeşil saçlı yıldızları, bir daha cebime dolduramazsam,
Zavallı ben, aşkın dar odacıklarından kurtulamazsam,
Diye diye, bu enkazın altında ölürüm, maziyi unutamazsam.
Dağlarım da duman, denizlerinde girdap var.
Ağlarımda kederli zaman, gözlerinde mehtap var.
Dağlarım da kar, denizlerinde fırtına var.
Ağlarımda kalabalık, sözlerinde kezzap var.
Dağlarım da bir ben, denizlerinde bir sen var.
Bu gece, gökyüzünden yıldız koparmadım.
Yarın sabah, güneşe merhaba demeyeceğim.
Bu arada dün, dünden önceki günde gülleri koklamadım.
Yarından sonraki günde yaşarsam eğer,
Ömrümün son gününde bile, aşk gibi sev, diyeceğim..!
Kayıt Tarihi : 3.8.2018 03:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!