Aşk, gecikmiş bir rüzgâr hıçkırığıdır

Selahattin Yetgin
1613

ŞİİR


34

TAKİPÇİ

Aşk, gecikmiş bir rüzgâr hıçkırığıdır

Gölgesine sığındığımız aşkların yorumlarıyla tümlenince yaşananlar
Her aşk sızılı tükenişlerin ömür sahnesidir, bunun için çoğalır sancılar
Kırık düşler meyhanesine erken iner akşam, çizgileri gizlemez avuçlar
Onulmaz bekleyişlerin sarı saçaklarına tutununca hicran tükenir umutlar

Sorgulu bir ömrün ütopyasına yaşamsal değerlerimizi astığımızda bir sesin sebebi olur rüzgâr, içimizdeki hazin gölgeleri örter iken anılar. Her sayfa bir dönüşe kapanır ardımızdan ve biz o dönüşlerin anlam çizgilerinde en çok kendi yapayalnızlığımızı görürüz. Biliriz ki, her pişmanlık sözele değil, görseledir. Söz kalır, görüntü uçar ve alkış gibi bir gün kendi damarını içten içe zorlar.

Yol tutunuşlarımızın kıymetsiz taşlarına adımlarımızı verdikçe bir meçhul ağrının tırmanışı başlar yürek zirvelerimize. Her hatırlayış bir şiirin dizesini oluşturur, biz yağmurlara serdiğimiz sözcüklerimizi kurutarak yangınlar çıkarırız. Alev kendi dalını aradıkça söz küser yangına, kırık dal parçaları gibi bir ömür yüzer sarı sularda ve biz kendi düş saraylarımızın gölgesinde tarumar esintilerle harcanmış günlerimizin slaydını izleriz.

Kırık can parçalarına aksettikçe cam parçaları ruhumuzun izbe odalarına ışık düşer. Bir/gen/iş ova olur yaşamak andı dudaklarımızda, sığ denizlere hiç yaşanmamış mevsimler uğrar. Avuçlarımızdaki sevda kınalarına 'yalnız yaşamak Ülküsü’nün sancısı dökülür ve dökülen her parça aslında asil yalnızlığımın düş günlükleridir.

Kendi sızılarımıza uzanan el gibi, ruhumuzun gelgitlerini soylu yüzleşmelerle karşılarız her mevsim. Oysa hep umutsuzluk duaları büyümez dilde, engin üzünçlerin kaygılarını göklere serperken biz, içten içe yalnızlığı kaşıklayan yoksul düş havarileri gibi yaşamın yazıtlarından anlamlar çıkarırız.

Yapışkandır arsız mevsimler, kendi kimliğimizin sularına bu yüzden damla düşer ve içimizin öykülerini hayat en çok biz üşüdükçe yüreğimize serper.
Kabımızdan taşıp uzak ormanları düşledikçe bir el yapışır çoğu gecelerde yakamıza, hüzzam yalnızlıkların lekelerini temizlemek için. Çığlıklar büyür o an,dil feryada sığınır, korku kendi ormanlarında cesaretini sınamak için dolaşır. Her ses uzak bir fırtınanın habercisidir, sığındıkça kendimize gölgeler büyür aşk donatılı hıçkırık albümlerimizde.

Hızla tükenen mevsimlerin değişken odalarında bağdaş kurup oturdukça, nazla büyüyen güllerin kar altındaki inleyişlerine kulak kabartırız bir zaman. Avuç avuç gözyaşı dökeriz beyaz düşlerimize, ardından içimizin duvarlarına sesi düşecek tükenmiş bir sevdanın kırık sesi. Yangın susacak, enginlerimizde kuyruğu yanık bir uçurtma dolaşacak, düğümlü parmaklar birbirine dolanacak ve ruhumuzdaki o sevdalı mevsim hep bahar olacak.

Umuda pullanan mektupların uçarı kanatlarına bir yaşamak rotası asılır, ruh duraklarında konaklamak için. Söz kendi sözünü arar ve usumuzun tülbentlerinden usul usul yağmur damlar. Söz susunca konuşur an’lar ve bir gün damarlarımızdaki aşkın saçakları kıyamet olsa bile yaşanacak bir kareyi kucaklar.

Yeşil yaprakların sayfalarını karıştırdıkça eş ararız ruhumuzun şiirlerine, yangınlar saran hücrelerde kendi hicranımızı dinleriz. Su dökülür avuçlarımızdan ve biz en çok gecelerin atardamarlarına sarıldıkça iç çekeriz... İçimize işledikçe bir ıslaklığın gürültüsü, dumanlı gözlerimizle sarılırız yaşama. Islanan yüreğimizin odalarını açarız aşka, yağmurla saklı hüzünlerimiz ilişir şiirlere.

Kırık ikindilerde bir sehpa arardı gözlerimiz, miadı eksik kavuşmalara ulaşmak için, ayaklarımızdaki titrek vuslata aldırmazdık/Kırık sevda yüksünmeleriydi yüzümüzdeki telaş, umarsız sevilerin kentlerinde içimizdeki coşkulara izbe odalar arar iken/Göğsümüzdeki kramp sancıları artardı, ve işte o an Eylül gönlümüzün aralı kapılarından usulca bakardı ve ikindi yağmurları inmeden bu şehre zamansız bir ayrılık bizi yüreğinden çok uzaklara atardı.

Akıp giden bir zamanın yudumlanamamış deminde bir yutkunuş böler uykularımızı, gecenin tam orta yerinde. Kırık bir söz oluruz düne, bakışlarımız kapılır gider yıldızların dans ettiği göklere. Ağrımızın yaman kapsüllerini içer, gönlümüzdeki hüzzam şarkılarla karanlık denizleri geçeriz. En belirgin yokluklar süreriz ellerimize, suya sabuna dokunmadan. Tutkuyu sorgularken anılar, bir zaman kapsülü ıslanır nemli gecelerde, üşümüşlüğümüze sığınır ağrılı sözlerin hicranlı yollarından geçerek kendi dökülmüşlüğümüze söz oluruz.

Belki de, en çok kendimiz için sustuğumuz bir anın içindeki düşünüşlerden yarattığımız kumdan kalelerdir düş sahillerimizde bizi bekleyen zaman. Yanaklarımızdaki sevi tozlarıyla içten içe harmanlanan, yürüdükçe biz sevi kaldırımlarını aşındıran. Hayata tutundukça bir sevginin diplomasız ustası oluruz. Ne kadar seversek sevelim, ne kadar sevdanın yollarında yürürsek yürüyelim aşk, gecikmiş bir rüzgâr hıçkırığıdır. Yüreğimiz titredikçe, bekleyişlerin dualarına dilimizi sürdükçe içimizdeki o yangınlı soruları uzaklara alıp götürür.

Selahattin Yetgin
Kayıt Tarihi : 6.11.2009 13:27:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Hayata yorum sürdüğümüz an'ların alaca şafaklarından arınınca kendimize söz oluruz akışkan bir aşkın güncesine. Sızılı pişmanlıklarla örselenen dumur sancılarımızı rüzgar süpürür ve aşk her mevsim kendi ıslığını dinleyen bir düş perisidir...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hicran Yıldız Cantimur
    Hicran Yıldız Cantimur

    Gölgesine sığındığımız aşkların yorumlarıyla tümlenince yaşananlar
    Her aşk sızılı tükenişlerin ömür sahnesidir, bunun için çoğalır sancılar
    Kırık düşler meyhanesine erken iner akşam, çizgileri gizlemez avuçlar
    Onulmaz bekleyişlerin sarı saçaklarına tutununca hicran tükenir umutlar

    Bir masal içinde hissettim kendimi.Yüreğinize sağlık Selahattin bey saygılarımla...

    Cevap Yaz
  • Zeynep Yağmur
    Zeynep Yağmur

    Yağmurla saklı hüzünlerin iliştiği, anılarda saklanan hüzünlü bir sevdanın şiiri mükemmeldi...
    Yüreğinize tebrikler

    Cevap Yaz
  • Zikrettin Karaca
    Zikrettin Karaca

    K U T L U Y O R U M
    U
    T
    L
    U N U T U L M A M A K D İ L E Ğ İ Y L E.
    Y
    O
    R
    U
    M U H T E Ş E M D İ ....TAM PUAN.......

    Cevap Yaz
  • Talat Semiz
    Talat Semiz

    Kendi sızılarımıza uzanan el gibi, ruhumuzun gelgitlerini soylu yüzleşmelerle karşılarız her mevsim. Oysa hep umutsuzluk duaları büyümez dilde, engin üzünçlerin kaygılarını göklere serperken biz, içten içe yalnızlığı kaşıklayan yoksul düş havarileri gibi yaşamın yazıtlarından anlamlar çıkarırız.

    Şiir yaşamın duyumsama şekli, coşkuzu, hüznü olabilir usumuzda... Yaşamla bütünleşirken insan, geçen zamanın farkına varmadan, göz açıp/kapadığımız kısacık bir andır....Bizi yoğuran, kıvamıına getiren asıl yaşadığımız zamandır. KUTLUYORUM..SEVEREK OKUDUM TAM PUAN ve sevgilerimle başarı dileklerimi sunuyorum.

    Cevap Yaz
  • Toprağa Düşen İnci
    Toprağa Düşen İnci

    Belki de, en çok kendimiz için sustuğumuz bir anın içindeki düşünüşlerden yarattığımız kumdan kalelerdir düş sahillerimizde bizi bekleyen zaman. Yanaklarımızdaki sevi tozlarıyla içten içe harmanlanan, yürüdükçe biz sevi kaldırımlarını aşındıran. Hayata tutundukça bir sevginin diplomasız ustası oluruz.
    Hiç bir şey için geç değildir,Aşkın güzelliği ve tadı her yaşta farklıdır bence,yaşamasını bile tabiiki,aşksız ve sevgisiz kalmamınız dileği ile yüreğinize sağlık,kutlarım.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (8)

Selahattin Yetgin