-
Güzel Trene çarpan bir öküzün kırılan boynuzlarını iyileştirecek yüreğim yok demişsin..
-Benim boynuzlarımın sosyolojik permalarını hiçbir güzel anlayamaz demişsin.
''herkes sana benziyor'' .Her benzerden “zer “ olmamı bekleme. Benim yüreğim benim değil.
- İçim ve dışımdan akıp giden nedensiz hüzün pınarlarına gelmeni bekledim.
Pınarında başında bekledim seni. Elimde tasım, yüreğimde yasım seni içmek istedim, testiden …Desti izdivacını yeniden şifrelemek istedim umutlarla.
-Felç olan bir vicdanın “ dan “ ekinde hisli kurşunlar atıp durma.
-Mecbur edilmiş bir gidiş mumyasının mumunda eriyorum sana. Erimiyor sana olan utkun özleyişlerim.
-Adını koyamıyorum, yumru yumru kalıyor hevesimin kitabında. Silemiyorum senli hiçbir şeyi.
-Sonu, ödüllü filmlerin sonu gibi bir an eşeliyorum buluşmalara. Ağır aksak ve yüreği yaralı olarak bir birimize gidiyoruz.
Sarılma anları zihnime yansıyor. İşte onun karesinde binlerce ömür vermeye hazırım; ama ne sen ne senden bir ömür var. Mir oldu vuslatım …
''Sana dairler'' daire daire içimde büyüyor. Huzurun dalgasında
pusuda bekliyor karışık hüzünler. Bir güzelin yüzünde sana dair, zerreler buluyor ona samimi aşk oluyorum, ilk buluşmayı beklemeden ayrılığın çetelesini imzlıyorum.
-Beni sağır eden o sesinin tınısı yok,o türkü gibi sözlerin yok… Yok senden esler, sesler, damlalar, samimi sıcaklar…
-Yoklarını alıp gidememişsin demek.
- Beni benden alıp giden, gidenlerin çok yerli bende. Kızılderili kızılların ,kızıl kıyamet koparıyor.
- Vatansız ,aşksız, bayraksız, aç yaşanır mı?
Hangisi öncelik?
Vatan mı?
Aşk mı?
Bayrak mı?
Ekonomik özgürlük mü?
-Sensiz mutsuzsam, varlıklı olmam, güzel vatanım, al kırmızı dudakların yoksa,her dem sallanan kırmız al bayrağım çare mi ki gülüm.
-Bir sevdalanın önceliği aşktır,bir yaralının önceliği bekleyiştir. Viran bir yüreğin ortasında sallansın sevgi bayrağın.
-Bir umut meltemi esiyor sol yanımda.
''gidiş gidişi acıtır '' geliş gelişi tatlandırır. Senli acılar, tatlılar birikiyor benden.
-,Ağıtlarım geçmişin aynası, gülüşüm mutlaka bir gün geleceğinin şarkısı bilesin.
Seni, yine ,yeni seni yine yaşamak istiyorum bunu da çok görme.
Derdim karanlık, bakışlarım üşüyor, sızılarım suskun .Puslu anların deminde demleniyor yakarışlarım.
-merhem olmanı bekliyor beklentisizlik. Orantısız güç kullanmak,ah etmek,sensizliği acıtmak yok.
yasak yaranın kabuğunda derleniyor özleyişim. Yaramı bilen dokunuyor yarime.
Yeni yasa yasımın daraltılmasına yönelik. Eylülleri sevmiyorum. Eylül senin gidiş devriminse, Ha 12 Eylül, Ha 30 Eylül… Ne fark eder. Her iki tarihte analar ağladı.
-30 Eylül’de yalnız senin ananla benim anam bir A-aşk anası da ağladı.
a-aşk adası hep ağlıyor,hiç susmadı.
Böylesi bir aşkın bitişini heceleyemedi, anlayamadı .
-susmuş sözcüklerin dilinde sağır oluyor tutkuya.
Sen utulmazlığın melodisi gibi her acıda, her ayrılıkta içimde çalınıyorsun.
- kulaklarımdan hiç gitmeyeceklerinin geliri artyor.
- dudağımdan hep tekrarlanan sevgilerin romansları. Dans ediyorum zamansızlığa.
-Tereddütsüz bir kendim sızıyor bilinmezliğe.
-Bıraktıgın gibi kalmayan beni sana hazır ediyorum.Görünce anlayacaksın, o gözler hala aynı değil,o yürek hala aynı değil.Artarak büyüyorum sana. Kadınlığın, pıhtımı büyülüyor.
Nefretle aşkın karışımında bir güzel olup gitme.Sen Leyla’nın öz annesi.Leyla aşkı senden öğrenmişti. Ben bütün büyük aşıkların mir ozanıyım. Mısra mısra işlendim manzum sevdamıza.
Gidiş dehlizinde tükenmiş anların zinciri görünüyor.
- Ah diyorum, bu seni kanatan o eski Romeolu halimi kim boyadı. Hangi şeytanın testisinde arzu suyu içtim.
-Neon gecelerin geceliğini kim giydirdi, yaşanacaklara.
-Hangi kırılma noktasında ,nokta kadar heves uğruna üç noktalı aşkımızı heba ettim.
- Ben sana … üç noktalı tutkularla gelmiştim. Sonu yoktu, onu yoktu, bini ve beni yoktu.
- Yoktu işte bir şeyi…
''susarak özlemenin bam teli vardı, sürekli seni çalardı. “
- Özlemek ile özlenmemek arasında kalmak hangi atom bombasına eş.?
Sussam açılır mı Susam.. Büyür mü Susam Sokağı…
- Edi ileBüdü olur muyuz ? Ne fark eder ki yeterki ileli bir şey olsun. Hile yok bu sevda da..
-Açıl susam ,açıl. Ben geldim,yenik aşkların gazisi. Kore’ye gitmemiş, Koreli güzel kızların çekik gözlerini sevmiş, Kıbrıs Savaşına katılmamış bir yıl sonra doğmuşum… Ben de Kıbrıs Gazisiyim…
- “Ayşe Tatile çıktı.” Bu bir savaş şifresi…
-“Ayşe gönülevimden gitti. Bu da aşk savaşının şifresi.Savaş bitti, Yavru bir vatanımız oldu, sonra ben doğdum, sonra kocaman bir aşık oldum, kader götürüp Ayşe’ aşka gitti şifresinin kucağına attı.
- Dört yıl , dört bin yıllık aşk mazimden kalanlara sığınan,aşk maaşı bağlanamayan yaralı ,tutkusu felçli bir aşk gazisiyim duy beni.
-Bir ''merhabanı '” sardım umutlarıma,yaram kanıyor,sar beni öz sevgiden.
Aşk Gazisinin Gönül Maaşı Bağlansın, fakirlikten ölebilirim.
Kayıt Tarihi : 12.6.2010 20:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Müthişşş bir cümle...Derinliğine sondaj yapılası türden değillll...Kalem muhteşemmm...Tebrikler efendimmm...
TÜM YORUMLAR (2)