Soğuk, ıslak ve zifiriydi gece
Hava ağırdı ağır ve boz bulanıktı
Soluğu tükenmiş tahta masalar
Tozlu örtülere saklamıştı gözyaşlarını
Ve sabahı bekleyen kimsesizlerdi, rakı bardakları
Köşede bir ihtiyar balıkçı titreyen elleriyle
İlmeklerini sıkılıyordu ağlarını ördüğü tuzlu yaşamının
Sıvası dökülmüş duvarlarda yüzü silik fotoğraflar
Tutunmaya çalışıyordu çerçevelerine son bir gayretle
Gülüyor mu ağlıyor mu belli değildi;
Kayık ölülerine eski hikayeler anlatan yorgun çıpalar
Ve bir deniz kızının saçlarında kırılıyordu aynalar
Saçları alevdendi alevlendi gözleri ya
Yetmiyordu alazı parçalanmış düşleri sırlamaya deniz kızının
Unutulmuş aşklara kadeh kaldırıyordu yalnızlığıyla
Kumsallarca çoğalıp artan sarhoşluğu bundandı
Bundandı sığınıp merhametine geçen zamanın
Kesmesi saçlarını ay ışığından sonatlarla
Ve bırakması ihtiyar balıkçının avuçlarına
Zifiri, soğuk ve ıslaktı gece
Gülümseyerek bakarken balıkçı ellerinde birikene
Gözleri bir ara nağmeyle kapandı sessizce
Kum döküyordu sancılı dalgalarla bu arada deniz
Ve balıklar boş şişelerde boğuluyordu aşktan habersiz…
-SON SÖZ KELEBEKLERİN adlı şiir kitabından-
Nazlıhan HasköylüKayıt Tarihi : 29.1.2008 00:39:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (75)