Aşk,
öyle ilkokul okuyup alfabeyi öğrenmek değil, ya da kırmızı yanarken yoldan karşıya geçmemek gerektiğini bilmek hiç değil...
Aşk...
Çoğunlukla süslü kelimelerle anlatılan, ama yeri geldiğinde çamurlu bir yüzün ardında bıraktığı tebessümdü kimi işçilerin suratlarında, kimi zaman da çaresizliğin umuduydu bir “iyiki varsın” cümlesinde olan.
Aşk aslında bir çocuğun oynamak için bahane aradığı bir oyuncak ya da bir gün batımıydı bazı şairler nazarında...
Aşk...
Uslansana, acım benim, dinlenip dursana artık.
Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte:
Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık,
Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.
Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık
Devamını Oku
Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte:
Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık,
Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.
Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık