En fahişe halinde İstanbul bu gece
Damarlara işleyen bir tatlılık, çisiltili bir yagmur
Ne kadar mahçuptu oysa dün yerebatan sarnıcı
Topkapı sarayı ilansız bir aşka şahitti yine
İki farklı iklimin yakomaz yansıması
İlan edilmiş, kaçak sevdaların buluşması
Zöhre yıldızı Taksim’e düştü
“Leb-i Derya” susmuş İstanbul’u seyretti
Ben Galata kulesinin dibinde bir yangını,,
Ki en çok yanan, ettigim yeminlerin sızısıydı
Sarayburnu’ndan bir gemi geçti
Beşiktaş sahillerine hüznüm vurdu
Senin bekledigin benim dilime her vurdugunda sustugum kelimeleri
Bu sabah Bakırköy meydanı’na bıraktım
Sen bu şehri “tepeden bakınca çok ışıklı” diye sevdin
Ben zehirli hançer yarasına benzeyen gecelerini
Yollarına düştügüm bu havaalanı, hep beni götürdü bu şehirden
Ben hep uçagın içinde geride kalanlarıma agladım
Bugün ilk defa bu şehirde giden biri için
İç hatları peronunda, hemde hiç utanmadan agladım….
Ne çok yakışıyor İstanbul’da bu Eylül gecesine
Yedikule de bogulmuş bir aşk cesedi
Kayıt Tarihi : 6.6.2014 15:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!