belleği çalınmış bu güruhun
belli ki resetlenmiş geçmişi
bu hal, ölüm uykusu değil
kıtaları kesip biçen o kalpaklar,
o güzel atlar, o toynaklar nerede?
şişeye girmiş, su eski su değil
sinmiş esaretinden ılık ılık
temmuzda karpuz çatlatan
o kaynaklar nerede?
tuz diye önune koydukları
o bir atımlık iyot mu?
hayır, tuz bu değil
damlalar tekil düşüyor
o efsunlu sağanaklar nerede?
bakır tasta ayran yok artık
şöyle ana,şöyle insan kokmuyor yer sofraları
tükenen bulgurun elemiyle
içini boşaltmış, soğan kokmuyor
ağıtlar yok
turnalar salık vermiyor
dağ taş beton olmuş,can kokmuyor
insan kokmuyor kalabalıklar
derin donduruculara tıkılmış sevdalar
o sevdalar ki hicran kokmuyor
gözler dört dönüyor fıldır fıldır
ağlamayı unutmuş kaç yıldır
gözler ki kopmuş yürekten
infiali bilmiyor
dalmış tepinmeye nesil melali bilmiyor
rotamız şaşmış da cenubu, şimali bilmiyor
sevmelerimiz çiftleşmeye evrilmiş
yüzler kızarmıyor, hüsran kokmuyor
nedir bu hal?
yar yoluna sunulan kurban kokmuyor
hani düşekler, sunaklar nerede?
yavukluyu görünce kızaran o
poyraz yemiş yanaklar nerede?
düpedüz çıldırmak bu
medenileşmek değil
düşün aşkın yakasından
o bir yetim türküsüdür
bir plaza asansöründe elleşmek değil
Kayıt Tarihi : 22.4.2011 21:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!