Saatlerin biraz ilerisi karanlık
ve yıldızların yüzyıllık halleri
Şile ötesi tüm Karadeniz
simsiyah
aynı siyahlık gözlerimin altında
bir manolya gibi muhteşem ve ürkek
esrik minare gölgesi altında
otobüs durağı
en soğuğundan üstelik
gece olduğundan mı
kimsecikler koşuşmadığından mı bilet sırasında
bilmem
başvurdum,
özgeçmişimle sana
resimli pullu üstelik
damgalattım tüm aşk bekçilerine
Bebekteki simitçiye
Eminönü’ndeki tavşana
Sultanahmet güvercinlerine
ve bizim sokağın delisine
tersledi beni karaköy vapurundaki çımacı
attı beni küpeşteden
kırkyıllık bir rüya oldum ona kızıp
yedi uyurlar mağarasında
mağara ne soğuk ne karanlık
sarıdan kızıla rengarenk rüyalarla dolu
bilmezsin yolunu
nasıl gidilir
kaldırımların beyaz taşlarının korkusundan
gelemezsin
lüfer teknesinin pervanesine takıldım
şarap kokusundan apak elleriyle bir güzel kadın yakaladı
öyle bir menevişledim ki bakamazsın
çıkardı kutusundan koydu hisar iskelesine
bembeyaz gömleğimin yakasından tutup
yakamda elleri var hala
ellerinin kokusu var buram buram
sevdalanıyorum sana
birden bire ve her nedense
oysa kokuyorum onun tırnak uçlarındaki şanuvarla
kapkara gözlerimin altı
çekmece gölü sonrası Marmara
simsiyah
uçuştu tokaların masmavi,
sevdiğinden değil
iş olsun diye koştun peşinden
sözlerimin peşinden hiç koşmadığın kadar
doğal
bir o kadar da sana ait
öylesine takılmak istiyorum işte saçlarına
Marmarada ışıltımı kaybettiğim gibi
Parlayım diyorum kaşlarının biraz üstünde bahçeler dolusu evlerin üzerinden uçan
yarasalar
Binlerce millik menzilleri
ve tonlarca bombaları
var
kahverengi bir halı gibi kapladı kaplayacak
gökyüzünü
aşkımın ve aklımın menzillerinde de ben
kapladı kaplayacak
sanki korkumdan
karanlıklardan
kaçışımdan
belli değil henüz
tüm kardeşlerime yapıştırdığım sevgilerimden
işte ondan
kaplayamadı bir sol yanımı hasretinin zincirleri
Kayıt Tarihi : 25.11.2006 23:08:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!