Aşk gerçekten bir limon kolonyası imiş.
Kokladığında içini ferahlatan,
Ama dokunduğunda yakan,kavuran bir kolonya,
Aslında tedavi edecek gibi görünen ama acıtan gerçekte.
Uzaktan uzağa hissetmek gerek belki de,
Yaklaşmamak,açılmamak,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
bencede acıtır
değişik bir şiir olmuş
limon feraklığı veriyor insana
sıkmıyor boğmuyor
aşk açıtsada
yinede yaşanak bir duygu
kutlarım
haberin olsun
harika bir kalem tutuşun var
belki sen farkında değilsinde
duygulu
içten
sıcak
içi dolu yazıyorsun
Beş duyu ile olsa idi amalar olmaması lazımdı,küç
ük olsa idiniz uf oldunuz derdim.
'Okumayacağı şiirler yazmak,
Göremeyeceği resimler çekmek,
Olup biteni hayal etmek sessiz sessiz,
İçten içe geri döneceğini, umut etmek gerek. '
..............
Aşk mı? O da ne?
aşkı kitaplardan çok önce tanımıştım ama şimdi sadece kitalarda, şiirlerde, öykülerde, masallarda okuyorum..
ama unuttuğum halde biliyorum ki,, aşk öyle hesaplanmaya, ölçülmeye, böçilmeyi, şekle sokmaya gelmez...
kolonya benzetmesi de çok güzel ama bence aşkı şöyle ya da böyle yapmalı mı arayışlarının dışında aramak gerek.. aramak değil anlamlandırmak gerek.. yoksa aramakla değil, karşılaşmakla ilgili bişey olmalı aşk...
'Şaşkın' adlı bir filmin afişinde okumuştum. Robert redford diyordu ki; ' birisiyle tanışırsınız, sonra onu tanırsınız. tanışmakla tanımak arasında yaşanan, yaşanamayan herşeydir aşk' diyordu. Aşk'a ilişkin çok tanım görmüştüm ama aşkı bu kadar yalın anlatan bir tanım görmemiştim gerçekten..
onu aramak ya da, uzak durmak çözüm değil.. o gelecekse gelir... yakar, yıkar, yaşatır ve gider, bazen mutluluk bazen acı yaşatsa da hep yürekte buruk bir tat bırakır.. her ne kadar aşkı arayışımızın ya isteyişimizin özünde haz yaşamak olsa da, bu hazzın türü/nedeni/adı mutluluktan çok acının verdiği hazdır...
herşeye rağmen güzeldir aşk... 'varsın olsun yine de güzeldir yaşamak ah yaşamak' şarkısında olduğu gibi...
tebrikler şair
saygılar
ve alkışlar
sana dair
:):):):):
Belki de aşktan uzak durmak gerek./ sen gittin ben bekledim .gölgelerin gitti peşinden ben gitmedim.
kutlarım
Aşk gerçekten bir limon kolonyası imiş.
Kokladığında içini ferahlatan,
Ama dokunduğunda yakan,kavuran bir kolonya,
Aslında tedavi edecek gibi görünen ama acıtan gerçekte.
Uzaktan uzağa hissetmek gerek belki de,
Yaklaşmamak,açılmamak,
Asla bağlanmamak gerek.
Belki de aşk başlı başına bugünü harcamak demek.
Yarını düşünerek,yarın da onu yanında isteyerek,
Ama bunu sadece içinde hissederek,
Her ne kadar adil değilse de kimseyle paylaşmadan,
Yaşamak gerek.
Okumayacağı şiirler yazmak,
Göremeyeceği resimler çekmek,
Olup biteni hayal etmek sessiz sessiz,
İçten içe geri döneceğini, umut etmek gerek.
Aşk acıtır dostum.
Aşık olmamak mı gerek acaba,
Aşığa bu denli acı çektirmek hak mıdır sence?
Kolonyalara küsmek,İstanbul’a küsmek,
Telefonlara bakmamak,tarihleri unutmak,
Belki de aşktan uzak durmak gerek.
YÜREGİNİZE SAGLIK KALEİNİZ DAİM OLSUN SAYGIALIRMLA YILDIRIM ŞİMŞEK
Uzaktasın
Ne zaman ipek saçlarını okşasam
Bir diken gibi avuçlarımın içini kanatır…
Al yanaklarını sevmek istesem
Sonbahar gülü gibi birden kurur…
Tatlı dudaklarına bir buse dokundurduğumda
Çürümüş bir bez parçası gibi olur…
Ne zaman gözlerinin içine bakmak istesem
Bakışların bir fırtınayı, bir kara bulutu andırır…
Nefesini koklamak için sana sokulduğumda
Zemheri soğuğu gibi boğazımı yakar…
Narin bedenine sarılmak gelse içimden
Aniden sırtını dönüp kaçarsın…
Ne zaman sana sokulmak istesem
Benden uzaklaşırsın…
Her zaman yanımda olsan da
Yine de benden uzaklardasın…
İbrahim MUTLU
Aşkı yürekte hissettikçe... Onu karşılıklı bire bir yaşadıkça... O kara sevda denilen duyguyu bir nakış gibi işledikçe yüreğe... Sonunda uzak da olunsa yeter ki düşünüldüğünü hisset... Sevilenin ve aşık olunanın varlığının olması... Onun yaşaması dahi güzel bir duygu olunduğunu... İşte o zaman o sevdanın mutluluğunu yaşamak acı değil mutluluk verir... Güçlü kalemini kutlarım üstadım... Sevgilerimle...
Bu şiir ile ilgili 7 tane yorum bulunmakta