Ateş gibi düşer de yüreğe,
yakar da yakar seni.
Sen çırpınırken, çıkmak için düzlüğe.
Bir el sarılır boğazına.
Derinlere doğru, çeker de çeker seni.
Öyle bir sancı ki derinden.
Sanki kemiklerin kırılır bin yerinden.
Bir şeyler gelmez ellerinden.
Balyoz gibi iner de yüreğine.
Can evinden, yıkar da yıkar seni.
Ne zaman kapını çalar.
bilemez sin.
Damarlarında dolaşır göremezsin.
Alın yazısı gibi bir şey, silemezsin.
Uğraşma boşuna, üstesinden gelemezsin.
Giderken alır da aklını başından.
Peşinden,
diyar diyar, sürer de sürer seni.
Tarifi zor, anlamaz seni, bu ateşe düşmeyen.
Ruhunda bir volkan, sanki kükreyen.
Yada soğukta kalmış, bir kelebek titreyen.
Görenler bir lav sanır, akıp giden, vadilerden.
Tepelerden, diplere çekerde çeker seni.
Sonra bir çukurda taşlaşıp dona kalırsın.
Bir peri bacası gibi, ondan bir eser taşırsın.
Ruhundan koparsa da, fırtınalar kumlar,
dizlerine kadar toprağa saplanırsın.
Birde ne göresin.
Bir çoban çeşmesi başında, dalları kırık,
dikeni meçhul,
ulu bir çınar gibi, asırlara meydan okuyarak, ayakta sallanırsın.
Kayıt Tarihi : 13.2.2019 10:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!