Aşkı ilk olarak, bir şiirde duymuştum. Ne olduğu, ne işe yaradığı, nasıl bir şey olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Şiirin sözlerinden anladığım kadarıyla hem insanı mutlu ediyor hem de canını acıtıyordu.
O yaşlarda aşkı, güzel ve tatlı görünen ama tadı ekşi olan şekerlemelere benzetmiştim. Aşk o zamanlarda beynimde somut ve canlı bir şey gibi tasfirlenmişti.
Belki somut değildi ama çok sonra anladım ki aşk, kesinlikle canlıydı!
İnsanın önce kalbini, sonra zihnini ele geçiren bir virüs gibiydi. Tüm bedenini kapladığı an ise tamamen somutlaşıyordu. Seninle vücut bulan, iki yürek arasında anlam kazanan eşsiz bir duygu… Fakat aşkı sadece bir duygudan ibaret olarak tanımlarsak, bence aşka çok büyük bir haksızlık yapmış oluruz.
Bir düşünün; ilk aşkı annesiyle yaşamaz mı insan? Farkında bile olmadan… Onunla can bulan kalbimiz ilk defa onun bedeninde atmaya başlar, ilk kez onun gözlerine bakıp, iyi olan her şeyi ilk onunla öğreniriz.
Daha sonra inancıyla ve uğrunda mücadele ettiği düşüncesiyle vakit, aşka sadece duygu demek, aşka şirk koşmak olmaz mı?
Kayıt Tarihi : 14.11.2018 16:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!