Ben gizli bir hazineydim, bilinmeyi sevdim’ kâinat projesini çizen Mevla; bilinmek istemesini,kendi yüzünü görmeyi dilemesi ile emsalsiz bir incelik ve hikmetle beliren tanımı olmayan kainatı saran aşk. Dikkat edilirse kainatta her yer aşk fışkırıyor.
Bir kelebek bile yeterli, bunu görmeye.
Varlığın hammaddesi, kaynağı, yaratılış sebebi ve dönüp geleceği son nokta yine aşk.
Aşk sadece bir noktaydı belki de, bu nokta açıldı, çoğaldı harfler, varlıklar, türlü şekillerle soyut ve somut bağlamı ile kâinat diye devasa bir kitap olarak önümüze yaprak yaprak açıldı.
Bu kitabın müellifi aşk ile yazmış, okuyan da aşk ile okumalıdır.
Yunus diyor ya;
Ben bu aşk kitabını okudum tahsil kıldım”
İşte bu gizli, akıllara ziyan bu muhteşem hazine ancak kendi yarattığı insan tarafından ve yine kendi yarattığı bu aşkla, sırla ortaya çıkarılacaktır. Mevla insana “kendi ruhunu üflemiş”
İnsana bilme ve sevme sırrını vermiş, bu sır meleklerde yok, öyleyse meleklerde aşkta yoktur.
Allah'’ın insanı sevmesi bir sebebe dayanmaz, hazine ve sır onda. Aşk ölümsüzlüğünü kendi varlığın çekirdeğine kendi ilmince yerleştirmiş. Her varlık bir yolcu, bu gizemli evrende seferini tamamlayıp yine aslına dönecek.
Aşk gelince cümle eksiklik biter” diyor Yunus;
Aşkın en anlaşılmaz vasfı öncesiz oluşu, önceden de önce, her ne varsa aşk yüzünden olmuş, evrenin yaratılma sebebi de dâhil hepsi aşkla vücut bulmuş.
Yine Yunus der ya;
Aşk anadan doğmamış, kimseye kul olmamış”
Aşk, sevginin aşırısı, Allahtan kuluna olan aşk sır içinde sır. İnsandan Yaratan’a olan aşk muhteşem bir şey o halde aşk, aşık ve maşuk, aslında tek vücut olmaz mı?
Sevgisizlik insan yaratılışına terstir. Aşksız insan yozlaşır, taşlaşır, kayalaşır, gökdelenlerle yükseldiğini sanır.. Bu nedenle sadece akılla yetinmek yaratılış sebebini ve sırrını sınırlandırmak anlamını doğurur ki aşk illa gerek.
Esasen kim sevilirse sevilsin, iyi düşünülürse detayda ister mecazi olsun ister hakiki, bütün aşklar hakikatte aşkın gerçek sahibinin ta kendisinedir.
Gerçeğe en yakın mecaz ise, kadındır kadın sevgisi kadın aşkıdır. Aslında bütün varlıklar bir şekilde aynadır. Yansımasını bulacak en mükemmel ayna ise kadındır.
Edebiyatımızın başköşesinde oturan; Leyla, Şirin, Züleyha, Aslı birer örnek, Mecnun düşünmemiş olabilir mi? Leyla bu kadar güzelse bunu yaratan nasıldır kim bilir diye!
O nasıl bir güçlü yönelme akıl alacak iş değil.
Aşkı yazmak için Prof.olmaya gerek yok, Aşık Veysel ne diyor.
Güzelliğin on par'etmez
Bu bendeki aşk olmasa”
İnsanın içindeki aşka şahıs araması gerekli mi o ayrı bir makale konusu belki de;
Aşkı en iyi tanımlayan tek kelime yine “aşk”tır.
Aşk özde bir iken sayısız renkte tecelli eder. Aşkın çıplak kelime manası sarmaşık anlamına gelir, nasıl ki sarmaşık sardığı bitkinin her tarafını kaplarsa sanırım bu özelliğinden olsa gerek aşkın kelime anlamı.
Aşkın adresi, tecelli mahalli gönül, “Kalp Allahın evidir” deniyor.
O nedenle olsa gerek ki; bir gönül yapmak Kâ’be’yi yapmak anlamına gelir.
Meşakkatli bir yol bu, gönüllere niye giremiyoruz, kalp kırmaları kolaylaştırıyoruz, önceden de önce olan aşka, hakka gidemiyoruz. Belki de benlikten ötürü;
Yine Yunus diyor ya; gider benden benliği doldur içime senliği”
Aşkta bir nevi zikir ve figan olarak geçen “ah” aslında Allah demek, aşk sevgiliye kavuşmadan önceki bir hal ise aşıkın en önemli vasfı ayrılık.
İşte ayrılık içinde çekilen acılar “ah”lar bu meyandadır. Lezzettin kökü azaptan gelir, azaptan lezzeti süzmek kolay iş değil elbet.
Mutluluğun havuzu bir nevi boştur. Oraya şiirde müracaat etmez, Aşkın “ah”ı sıradan bir ah değildir, yaratandan ayrılışın bir figanıdır belki de;
“Aşk mezhebi” deyimi de, Hak yolu anlamında söylenir elbet.
Yine Yunus der ya;
“Eş aşıkan ey aşıkan aşk mezhebi dindir bana”
Yunus’umuz bir bambaşka bir derya;
“Aşk imamdır bize gönül cemaat
Kıblemiz dost yüzü daimdir salat.
Elbet Yunus bunları söyleyebilmek için kırk yılını vermiş. Hocasının hanımı zahmete girmesin diye düzgün odunları toplamış.
Her şey yok olsa da aşk baki kalacaktır.
Aşk, mana yolunda insana yardım eden en güzel yoldaş. Hakiki aşk, mecazi aşkları kendine dönüştürecek inanılmaz bir güç, yakıp benliği yok edecek bir ateştir.
Mevlana der ya; “Akıl, çamura batan eşek gibidir. Aşkın ve aşıkın ne olduğunu yine aşk anlatır.”
Aşk, insan yapısında yepyeni pencereler açıp, aklın kalbe, kalbin ruha ve sırra inkılabıdır. Sır olan aşk bu sırrı belki de sadece dostlarına verir.
Yunus “Ölen hayvan imiş, aşıklar ölmez” diyor.
Biz de; diyoruz…
bilmiyorum uslanır mıyız sevgili
dört kitabın başı
bir aşkla
-/-
bu aşkla
yanarken diri diri/
ölümü öldürmeden
aynı çuvala giremeyiz biz bu aşkla..
Kayıt Tarihi : 11.3.2017 17:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!