Aşk dediğin
zavallı bir kapıyı duvara çarpıp çıkıncaya kadarsa,
ölüm dediğin, tetiği çekinceye kadardır.
ama ne aşk kapıyı çarpıncaya kadardır
ne de ölüm tetiği çekinceye kadar...
Aşk, algılamaktır
Ve güzelleşmek..
ölümün bilincinde olmak, anı bilinçli yaşamaktır
özgürlükle buluşmaktır.
Ölüm, amaca ulaşacak kadar bağlılıktır.
Aşk, inancın doruğudur.
Ölüm bilinci, aşkın doruğudur
Aşık oldum kardelenlerin asiliğine
yeni filiz veren mor menekşelere
ve bir çığ gibi çoğalan dağ lalelerine
aşkın en güzelini buldum
bir kelebek gördüm, uğruna ölecek kadar
papatyaya konuştum
öten bülbülü gördüm, ülkemin sevdalısı
ürkek bir tavşanın ölümden kaçışını
inadına inat güneşle yarışırcasına bir gece kuşunu
hepsi yaşamı uğruna ölecek kadar seven
ölüm anının bilincinde...
Yüreğimi alıp gotürdü
Güneşin doğduğu yere
sevdalanmışım bir resme
ve bir ses çağırır beni
Resim, bütün güzelliklere
ses, en derin uykudan uyanışa davetti
Belki duygu veya sebep
belki de kin-öfke
Bütün davetliler bu aşkın dansında
Müslümanların Kabe’ye yürümesi gibi
Muhammed’in müminleri gibi
İsa’nın havarileri gibi bu aşka kilitli
Ülkelerine...
Dünyaya...
Evrene...
Derveşe Ewdê û Adulê’nin aşklarının trajik sonları
Yaşanmamışlıklarınadır.
Yüce aşk, ülke sevgisi ve yüce aşk yaratanadır.
Bu aşk ateşi
Ne Promete’nin çaldığı ateş ne de Eros’un aşkıdır.
Bu aşk cehennemin içinde buz dağlarıdır,
erimeyen.
Koşun, bu aşk dansına koşun.
Kayıt Tarihi : 7.8.2010 20:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!