Avuçlarımda bin yıllık yalnızlık
Çıngıraklı saat gibi haber verirken bana
Habersiz kapıda misafir vardır
Belli ki tanrı misafiri tanımam etmem
Niçin vurur bilmem ki ardınca kapılara
Mühürlenmiş kalbim vardır bunu bilmez mi ola
Bir katil gibiyim telaşlı ve ürkek
Zırhımı giymişim kaçmak düşerken bana
Gündüzün göbeğinde saldıran bir yarasa
Korkarım bilirim gölgem de kovalasa
Adresimi belirten ızdırabı gösteren
Topuklarımdan sızan kan damlaları
Yolumu gösteren bir hafiye gibi şahittir bana
Hiçbir çocuk saf değil bana düşmanca bakan
Bir intikam fışkıran büyüklük gözlerinde
Her yer benden emare ve levhalar şahittir
Yol boyu gittiğim menzili maksudumda
Trafik lambasında durmak benim neyime
Suçum sabittir benim büyüyerek çoğalan
Bir annem kulak verir gideriken sesime
Kan değer gideriken kanlanmış ellerime……
Ellerini açmış çocuğunu bekler gibi
Zabit beni beklerken
Daha varmadan ona güvercin kalp titrerken
Kalbe dair yaşanılmamışın
hesabını sorarken
ben korku tünelinde karanlığı söylerken
o tünelin sonunda aydınlığı varırken
Sonradan anladım ki kaçmak değil teslim oluş
Bu yolculuk biterken
Ben aşkın hünerini böyle bilseydim eğer
Ön yaşamımım beyhude bunu bilir söylerim
Bundan gayri dünyalığı neylerim
Sorsalar bana neden,niçin böyledir
Aşk; İnsanın kalbinden vazgeçmesidir
Kalbine sevgilinin yerleşmesidir……..
Kayıt Tarihi : 21.11.2008 01:21:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)