Bir zamanlar, düşlerim bir zincirdi,
Sevdanın tenime dokunan bir esaret gibi.
Özlem, geceye sinmiş bir parfüm,
Ve her fısıltıda yankılanan bir gölgeydi.
Şimdi, rüzgarın özgürce estiği yoldayım,
Herkese unuttum diyorum, fakat ruhum bir gölge gibi,
Geçmişin izinde sürükleniyor.
Unutmak bir kuşsa, kanatları kırılmış bende,
Ve aşk, zamansız bir rüzgâr gibi içimde esiyor hâlâ.
Öyle bir özlem ki bu,
Her şey, seninle başlayan o güzel hatıraların eseri.
Bilemezdim, sensizliğin gürültülü gelişini;
Hatırımda kalan tüm güzellikleri,
Bir gidişinle alıp götürdün, sevgilim.
Derler ki, bu hissettiğin aşktır.
Düştüm önce, en derine,
Karanlığın en sessiz yerinde.
Her nefesi bir yük gibi ağır,
Her umudum bir iğneyle delinecek gibi narin.
Ama içimde bir ses var,
Kimin kimi kaybettiği belli olmayan bir savaşta,
Ayakta kalan gerçekten kazanır mıydı, sevgilim?
Yok olmanın mümkün olmadığı bu dünyada,
Ardında kaybolan o koku, kimindir, sevgilim?
Kiminin hikâyesi yaşanmışlığa dönüşürken,
Ben ki karanlığın içinde sürerdim hayatımı,
Yıldızlar dilsizdi, gece suskun.
Zamanın ince sızıları kazındı avuçlarıma,
Anlamadım elimden kayıp giden zamanımı.
Duvarları yıkıldı aklımın,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!