Sen hilal severdin
Ben ay...
Demir döverdi bakışların...
Çelik olurdu çocuk yüzüm...
Koluna damlardım sessiz sedasızda
Bir hemşire aralığı bozardı büyünü...
Acemin buğday yanığı tenin
Gideli gelmez olur sam yelleri
Oğlum var beş yaşını bildiğin
Oğlunum kendimi bilemediğim
Dört başı mağrur sevdammışsın
Duyamayacağım kadar sesiz
Doyamayacağım kadar açmşısım sana
Pervaneler dolanır baş ucumda
Lüks ışığında yanan bezır yağı gibi
İçine içine döker ya acı gözyaşını
Bir perşeme daha sensiz
Bir perşembe daha dönüş yolu
Sensiz vede kıymetsiz
Demiri döverdi bakışların
Çelik olurdu çocuk çocuk yüzüm...
Bir resmin vardı
Bıyıkların kaytan
Hafiften aşağı bakar uçları
Üzerinde bağrı açık
Bembeyaz bir mintan...
Ben deyim otuz
Sende otuz beş
Sıkmışım ellerini
Çarpık bacaklarım
Koca ayaklarının üzerinde
Öyleyece bakakalmışım
Kimbilir ne almışsın banaki
Dudağımı yalamışım...
Emekli ettim
Düşlerimi
Tadı yok sensiz
Turfanda yazların
Gittin dağıldık
Gittin dağlandık
Katre-i matemindeyim
Bir garip Orhan veli misali
Garibin en dibindeyim
Fasıla verdim güftar-ı halime
Aşiyan bekler beni...
İSTANBUL/18.04.2013
Vahit Kemal KısaKayıt Tarihi : 21.4.2013 02:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!