galiba seni gördüm
yerin dibinde ya da gökte
tam anımsayamadım
saat kaçtı
ya güneş batacaktı ya doğmak üzereydi
bir kilimin üzerinde baş parmağı baskılarken
biliyorum hiç anlamayacaksınız
ama delirmek benim de hakkım
ruhsatım tırnaklarımda gizli
kendimi tokatlayabilsem
hiç durmam bu sarhoş zamanlarda
iki tane çekerim
I
alnımdaki padişah son sözü söyleyecekti
hangi şehrin kalelerine saldırmam gerektiğini
orta asyadan bir yudum at sütü sürüyorum yüzüme
hazırdım savaşa ve bıçağımın tadı soğuk
kirli odalar karşılıyor ilkin bu koca binada
nefesimizi tutmaya çalışmamız nafile
hücremize işliyor ilk adımımızda korku
bizi tek hücreli duvarları süngerli bir yere kapatıyorlar
dışarıdakiler sevinç çığlıkları atıyor durmadan
sadece ses ibaretler
parmaklarımla gösterdiğim yer benim değil
senin de
onun da
şapkamda güvercinler büyüyor
bilincimi kırmızıya boyuyorum
ve çıkıyorum dışarı
küflenmiş tanımlara yürüyor benliğim
bağrımda leş yiyenleri sevdim hep
hazır olmalıyım her gece
intihar kusan öpüşlere
gövdemi bavullamalıyım
soğuk asfalt helvacıları öldürdü
bir de hüzne boğabilseydim
nefesimle
şu huysuz çağın çekik gözlü kaderini
kendimi kendimden kurtarırdım adelina
sevgilim lavanta koksun
güneş gece doğsun
gündüz herkesin gözünün önünde
ayla sevişsin
karşıdaki koltuk hep boş kalsın
üzdüler yürüyenleri hiçliğe
köhne bir mabette huysuz ritüellerden birini
gerçekleştirecektik hâlbuki
bir bekleyiş
umutsuzluk
zincire vurulmuşluk hissi
üç farklı iklimden
üç farklı nefes getirdim
sana avuçlarımda
saçlarımın kırıklığına bakma
yağlı değil yanlış anlama
cümlelerim devrik belki ama
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!