ASIRLARIN ÖTESİNDEN BİR MUŞTU
Ah İstanbul!
Güzel İstanbul,
Cana can katan İstanbul…
Sana
Yedi iklim dört köşeden
Armağanlar getirdim.
Hüzünlü kalbimin çilesini, aşkını
Sultan Dağlarında çektiğim hasretlerimi
Akköprü Çayının serinliğinde
Sana getirdim.
Ah İstanbul!
Güzel İstanbul,
Cana can katan İstanbul…
Keşap’ta kısmet olan çorbanın
Buğu buğu tüten dumanını,
Rize’de filizlenen çayın
Kınalı parmak demini
Sana getirdim.
Sana Erciyes’ten kar,
Isparta’dan bahar,
Yar aşkından tutuşan sevda getirdim.
Ah İstanbul!
Güzel İstanbul,
Cana can katan İstanbul…
Sana
Çukurova’dan pamuk,
Toroslar’dan çayır-çimen,
Manavgat Şelalesinin köpük köpük özünü,
Yedi iklim dört köşeden bezenmiş
Gökkuşağı renginde hülya getirdim.
Ah İstanbul!
Güzel İstanbul,
Cana can katan İstanbul…
Sana
Asırların ötesinden muştu olan tutkuyu,
Vecde dönen sanat yüklü duyguyu,
Türkmen kızı Aybala’nın aşkını
Işıl ışıl gözleri,
Ve dudağında tebessümüyle
Asırların ötesinden sana getirdim.
Ah İstanbul!
Güzel İstanbul,
Cana can katan İstanbul…
Sana kendimi
Yalvaç Ovası’nın yağız delikanlısını getirdim.
Gönlümü / yüreğimi
Avuçlarımda sunuyorum sana…
Al bunları,
Al beni…
Ve hoş gör emi!
Kayıt Tarihi : 18.4.2006 09:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!