Asır Kokan Hüzünlerin Yurdundan, Sevgili ...

Ey nûr-i aynım!
Geceler misilsiz kederlerini yüklerken omuzlarıma
İçimin sessizliğinde
Dipsiz kuyulara düşer yüreğim
Asır kokan hüzünlerimi boşaltırım sabahın seherine
Göklerinde okunsun, zülfüyâr-e dokunsun diye
Yûsuf’ça garipliğini öperim alnından yokuşlarımın
Gönül haznemde, kelimeler telâşında koşuştururken
Kırık dökük zamanlardır, feryad ü figan kapımda

Ey yâr!
Hâlimdir
Toprağım matem renginde, eder gülşenim harap

Dinmez olan acılar istila ederken ruhunu
Muztaribâne adımlarımla çıkmazımda kaybolurum
Yüreğimin çöllerine mecnunların izleri düşer
Her bir tepeciğinde hüsranın kırıntıları var
Sürüklenirim hicran mevsimlerine doğru

Ey nûr-u nigârım!
Yüreğim soyluluğunu bürünürken divânında
Gün karası vakitlerimle geldim sana, âcizi bi gedâ-yım
Bî-çâre yakarışlarımla tutuştururum yerküreyi
Yarınlarımın sırrını izhâr ediyorken gözlerim
Eşiğinde bekleyen evladı Fatiha’ndır sevgili!
Ocağından tüter ıstırabın kokusu
Geç gelecek baharların korkusu
Yolunda açan çiğdemlerini ürküten

Ey yâr!
Ahvalimdir
Her seferimde tattığım yenilgiler, diri tutandır beni

Issızlığın saatlerinde uçururum dua kuşlarımı
Konarlar kırılgan dallarına, mazlum ve mahzunâne şiirimin
Kanatlarını dokundururlar, hüzzâm bir sesle, nefes nefese
Çiğ tanelerinin düştüğü yerlerden toplarım, cümlesini
Acıyı çığırışlarını duyuyorken bütün eyyâmım

Ey nûr-u nişânım!
Vecd içinde dönerken içimde ki semâzenler
Gözyâşı diyârında hû çeken dervişlerin andıyım
Dem tutarken mısralarım sabrın gizemli dergâhında
Omuzunda Hakk’ın yükü var, âli bir yük, ağırdır o
Bilirim, karşımda duran altın bir çağdır o
Yalancı fecirleri toplarım göklerimden
Menziline yol alırım, sabahın yakûti ufuklarında
Sâye-i lütfunla buluştur beni

Ey yâr!
İstikbâlimdir
Tutuyorum ellerinden meczûbâne titreyişlerimin

Bîtap düşen kirpiklerime hükmü fermâ ol!
Namahrem dokunuşlar bölmekteler uykularımı
Karanlıklarıma ışık hûzmesisin sen
Kır kuşkuyu yansıtan bütün aynaları
Sür yollarıma baharının kokusunu, yitiğimi bulayım

Ey nûr-u efşânım!
Baktığım her yerdesin,
Derûn-i bir kalp ile yöneldim sana, sevgili!
Sahife sahife aşka cüzün var
Ümmet-i âhir zamana sözün var
Ey kalbimde ki dûrr-i yekta, yârim!
Yüreğimde hârlanan bu ateş, şiirimi kavurmadan
İzin ver, coğrafyamın gözlerinde son bulsun intizâr
Umutları yeşersin bahtının, cümlesi olsun gülzâr

Ey yâr!
İstiklâlimdir
Kan revan esaretten deryâ-yı aşk ile feveran eyler

Yorgun işçisiyim aşk pazarının, tezgâhında bedenim
Emeğinde alın teri, dört yanında duaların gizi var
Âhir-i selâm ile geldim sana sevgili!
Sesim aks-i sedâ bulup sana ulaşsın diye
Sâdık-ul vâd olup yollarında dolaşsın diye.

"Es-salâtü ve’s-selâmü aleyke yâ Resûlellah // es-salâtü ve’s-selâmü aleyke yâ yâ habîbellah // es-salâtü ve’s-selâmü aleyke yâ seyyide’l-evvelîne ve’l-âhirîn (ve’l-hamdü lillâhi rabbi’l-âlemîn).”