Bir ışıktır
Bir sudur gölgenin gecelediği zaman
Akan söğüt dalının kırgın sesidir
Irmaksız çocukların
Kentlerdeki sevdası;
Beyazın ötesinde durur
Dilin suyunda bir çiçek
Morlukları dökülür, ölü güz kanatsız kalır
Benim yazmadığım o mavi gökyüzü
Ulaşamadığım sözcüklerin yunağı
Arı bencillik;
Sen uzaklarımdaki yalnızlığımsın
Dorukların morluklarını istiyorum
Bir sonsuzun sessizliğini
Kimliksiz sokaklardan geçerek
Örselenmiş körfez yağmurlarımı
Sana karanfil gönderdim
Yarana sarasın diye
Dokunmadım
Konuşmadım.
Sözcüklerini sımsıcak örtmedim sesimle,
Sağnağında ıslanmadım
Pembeye sorup o uzun ince yolları
Akılksız sarılar içinden
Süzülüp geçtim geceleri,
Küskün morlar uykudaydı;
Bu nasıl doruk
Bir adam yağmurlarıyla gelirdi
Bir adam
Denizin kendisiydi,
Mavinin esintisi
Çırılçıplak gecelerle gezerdi
Yıldız körüydü bir adam,
Bırakıp gittiğin yerlerdeyim hep
Susuz
Güneşsiz bir tohum gibi,
Giyilmiş sabahların içinden akıyorum
Işıkların örselediği
Güzlerin sesiyle;
Işıklarla örselenmiş karanlıklar
Çimenlerin uykusunda kaldı
Duydun mu?
Çürüyen mendireğin esintiye söylediğini
Yaşadın mı
Bir yaprağın durduğu yerde
Renklerin sesi vardır
Örer ışığını kirpiklerinden
Bakışı kanatlanır uçar uzak denizlere,
Derinlerin güz güneşine söylediği
Ertelenmiş eylüller duruyor
Sarı kasımpatlar kokan ellerinde
Buruk bir güz sürekli örtündüğüm
Üşümelerim yalnızlıktan;
Dağıtıp dağıtıp bıraktığım
Günler eskiyor,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!