Aynı bina, iki farklı tarih...
ASILI ÇAMAŞIRLAR
O gün arkadaşımın yanından ayrıldıktan sonra iftar telâşı barındıran bir yolculuk yaparak döndüm eve. Niye telaş? Bende değil tabii…
İnsanlarda…
Yollar tam kördüğüm.
Sevdanın ateşi eğer
Her an yanıbaşımda yatmasaydı
Ben bu yükü taşıyamazdım
Sevinçlerime biraz hüzün katan odur
En çaresiz anımda
Issız bir dere kenarını
Devamını Oku
Her an yanıbaşımda yatmasaydı
Ben bu yükü taşıyamazdım
Sevinçlerime biraz hüzün katan odur
En çaresiz anımda
Issız bir dere kenarını
Aynı bina, iki farklı tarih...
Ve bir kadının gözlemine takılan sosyo/psikolojik ayrıntının film kareleri.
Aynur Uluç dikkatlı bakıyor, algılıyor, gözlemliyor, yazıyor. Biz de inanın keyifle okuyoruz.
Öyküde anlatılanın, moda deyimle microfaşizm olduğunu söyleyeceğim ama ben öykünün asıl yazılmayan taraflarındayım..
''sonunda usumun düzensizliğini kutsal buldum' diyen insan rimbaud...
Bu geldi aklıma öyküden çok üsluba baktığımda...
Öykünün devam eden öyküsünü okudum çünkü ben.
Öykünün üslubu, kent yaşamına intibak edip edememekten daha didişmeli durumların işaretçisi, İkirciklerin üsluba yansıyan atmosferi benim hissettiğim
Mesele çamaşır meselesi değil asla..
Toplumsal yapının kılcal damarlarındaki tıkanıklığın bilinç damarlarını tıkaması..
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta