Âşıkan Destanı Şiiri - Abdulsamet Koca

Abdulsamet Koca
51

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Âşıkan Destanı

Hava pusluydu yağmur ağlıyordu
Tarlalar uykusuz geceye mahkumdu
Tohum toprağa aykırı olacağı günü
Baş kaldıracağı vakti sayıyordu..

Yanlarında yükü taşıyan bir binek
Altlarında süttende ak küheylanlar
Uçsuz bucak denilen yere göçe çıktılar
Heybede bir damla aşk yiyecek olarak küflenmiş mazi var..

Sustalı kör bıçağın sırtına yazılı kaderleriyle
Stabilize yollarda yalınayak yürüdüler
Sinede yıllarca gebeliği süren menfure
Ha doğdu ha doğacak mahfuz yarınları büyüttüler..

Kafiyelerin son ekini dili geçmiş zamanlardan sökerek
Umut vaad eden harflerle süslediler
Eksik yarım kalan zaid sureti insanların
Cürmünde barındırdığı urları neşterle sildiler..

Gece çökmüştü hangi yöne gidilecek yer meçhul
Yangından çıkmış ormanın uzvu malul
O üşüyordu, sokuluyordu, ıslanıyordu
Ama korkmuyordu mağrurdu cesurdu..

Eni iki kulaç, boyu yıllar metre kadar
Kökleri derenin diğer ucuna ulaşan
Her biri acının sembolü çizgileri olan
Ağacın dibine oturdu iki âşıkan..

Atları bağladı Kenan
Meltemin yorgun gözleri dayanamaz
Toprağa düşen cemre olur
Sabaha uyanmak üzere gark olur..

Kenan orta boylu zayıf
Bıyığı saçına denk boyda
Sakalı tel tel sayılacak sıklıkta
Kaşlarının biri kalktığında
Öfkesi zıpkın gibi yumruğuyla aynı yatakta
Solgun benzinin çukurunda
İki ayna iki ela iki hayatı görür bakışında..

Meltem'in gökkuşağı kadar narin saçları
Süzülürken parmaklar arasında
Teninin zerafeti kıskandırır yıldızları
Kehribar gözlerine inen perde kalkana dek
Nöbet tutacaktı başında huzurla katıksız sek..

Peşlerinde yüzleri cüzzam kalpleri duman
İki sevene hain iki aşığa inatla düşman
İdam sehbasından kaçıp kurtulan
İki masuma sorgusuz infaz yapan
İnsan anotomisine sahip canavarlar..

Ormanın sessizliği inerken aralarına
Uzaklardanda geliyordu seslerin çıtırdıları
Yakın değillerdi ama uzakta değillerdi
Uykuya yenilseler an meselesi basılmaları..

Henüz şafak sökmemişken yol almalı
Atların heybelerini umutla doldurmalı
Murada ermek üzere bir bakış ile
Düşman baskını yemeden dört nala koşmalı..

Su uyur düşman uyumaz derler izlerine bastıkları
Gök gürler yaşlar süzülür tohumlar yeşerir
Bu aziz topraklar nice aşığı yurt oldu
Bir otağ kuracak kadar her kalbe yer verir..

Süvarilerin nal sesleri artık çok uzakta kaldı
Kenan güneşte demledi çayını
Erzakları kısıtlı lakin umutları zengindi
Handan yüzlü Meltemin gözlerinde ışıltı..

Neyden kaçıyorlardı neydi alıp veremedikleri
Kahir ekseriyeti muhalifti çekimserdi
Oysa arzuhalleri net ve safî idi
Doyabilecekleri bir tutam huzur aştı, aşktı..

Zifiri karayı çalmakta neyin nesiydi
Ak gerdana zemheri soğuğu reva görmeyi
Sazlıkların içindeki nilüferlerin süzülüşü gibiydi
Kahredişe düçar etmeselerdi sevgiliyi..

Yakıyordu, çünkü içten içe yanıyordu
Susuzluğu görmemiş eller bilmiyordu
Sevdanın turâbına yüz sürmeyen fakirler
Ateşi layık görerek iki yüreği maruz bırakıyordu..

Aslının aslını bilmeyen anlamazdı Keremi
Leyladan leylak kokusu bekleyen güler geçer Mecnunun ahvalini
Zühre için serdengeçen Tahir enstantane olur
Meltemin çırpınışıyla yakaran Kenana âma kesilir görmezler tükenişini..

Gün göğe yükselir gölge mıh gibi dikilir
Ak atları yorulur bineklerinin mecali tükenir
Gölge bile kendine gölge arar kendine
Ormandan uzak denize yakın bir yerdir..

Dönseler birbirlerine dönemezler
Gitseler iz yok dalgalar vurur kıyıyaya
Aman vermeyen düşmanın nefesi enselerindeyken
Duraksayamaz devam ettiler yol almaya..

Az ilerde derme çatma bir sandal
Üzerinde yazılı bir isim Yadigar
Alsalar olmaz almasalar kalacaklar
Tek çare ak atlarını yerine bırakacaklar..

Bu bir kaçıştan çok umuda yolculuktu
Geride hazin bir geçmiş bırakmışlardı
Yalnızlığın mahkumiyeti son bulmuştu
Erden uzak geçten yakın buluşmaydı..

Öteden bir ses duyuldu
Öylesine öfke saçan irin kokan suratla
Yapamazsınız birbirnize ait değilsiniz.
Ya dönün ya da ölün
Bu sevda karadır size haramdır.
Kaybettiniz yenildiniz
Bu son ikaz son haddir..

Önde ki suvarinin hemen ardından kurma kolu sesi geldi
Tüfeğin namlusuna mermi sürülmüştü.
Kenanın gözleri dolu Meltem endişeli
Kör kurşundan değil
O'na isabet edecek korkusu..

Kıyının ilerisinden simsiyah bir tay belirdi
Arkasında onu kovalayan bir atlı
Çok geçmeden anlaşıldı ki
Bu gelen tayı kaçırmışlardı..

Tay yorgun atlı yorgun
Haşin muharebenin ortasında durdular
Adam tayını yakalayıp sandala bağladı
Meğerse sahibiymiş onunmuş Yadigar..

Adı Hamza, duruşu da adı gibi yiğit
Mevzuya tanık olmuş
Ta uzaktan anlamış salmış tayını
O bahaneyle yanaştırmış atını..

Mevzuyu bizzat dinlemek için sokuldu
İki aşığın gözlerinde sebepli endişe
Duruşlarında beliren gizsiz onurdu
Malumdu ki zebanilerden kaçıyordu..

Hamzanın bastığı yerde iz çıkıyor
Geniş omuzlarının heybeti süvarileri ürkütüyor
Söze başlamak için aşıkları ardına alarak
Tok sesiyle cellat tipli melunlara yanaşıyor..

Selam olsun Allah'ın kullarına
Ben bir garip ihtiyar sorun beni eskilerden
Kadı Hamza derler lakabıma
Sözümde yalan olmaz hilaf olmaz..

Efendiler ne istersiniz bu gariplerden
Böylesine hırsla sizi melun canavara dönüştüren
Namus davasımı kan davası mı
Nedir sizi cana kastettiren..

Sen geri çekil Kadı Hamza
Bu mesele yeni değil öncesi var
Çocukluktan başlayan tutkularına
Mani olmaktır aileler arası husumet var..

Bre gafil ailelerin günahını çocuklara çektirmek reva mı
Allah'ın yazdığını buruşturulup atılır mı
Esas çocukluğu siz yaparken
Kulağına okuduğunuz ezan değil sela mı..

Kahrolası kadı saçması defol git işine
Sen ne desende müsade etmeyeceğiz gitmelerine
Ya önümden çekilirsin ya da atların nallarıyla ezilirsin
Karşı durmayasın susadın mı eceline..

Siz Musa'yı bilir misiniz
Denizi ikiye yardığını işitmediniz mi
Sâfi yürekten dua eden bu gençlerin karşısında
Beni burada olduran Rabb'e yemin olsun
Canımı parelemeye yüreğiniz yeter mi..

Süvariler durumun vehametinden kurtulup
Kadı Hamza'nın ciddiyetiyle yutkunup
Atların gemlerini geriye çekerek
Kuyruklarını kısarak gittiler def olup..

Kenan suskunluğunu bozup ileri atıldı
Sana minnettarız Kadı Hamza
Sayende deniz yarıldı ufka yol açıldı
Ahdimiz var can pahasına sadığız aşkımıza..

Eyy oğul ben bir hiçim kimsesizim
Tayım kaçmasaydı nasıl bilirdim
Her hayırda bir şer her şer de bir hayr vardır
Kul istemezse Hızır yetişmez derim..

Sen al alın yazını bin git Yadigar'la
Dalgalar kaderinize götürecek onunla
Emanetin say koru kolla yâr otağını
Serdengeçti desinler imrensinler aşkını..

Duanda bize yer ver Kadı Hamza
Önümüze geçip canını siper ettin
Meltem'imi alıp gideceğim uzak diyarlara
Umulmadık günde zuhur edecek tohumlara..

Meltemin dilinde tek heceye sığan cümle
Onsuz geçen kimsesiz seneleri düşününce
Sessizliğe bürünen ruhunu azad ederken
Haykırır tüm cümle cihana AsK

Eyy Kırk Bir'e sığan âşıkan
Toprağa düşen cemre gibisin..

Abdulsamet Koca
Kayıt Tarihi : 14.12.2021 13:38:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Abdulsamet Koca