Aşık Veysel: Bir Irmağın Öyküsü

Burak Bicer
17

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Aşık Veysel: Bir Irmağın Öyküsü

İçimde bir ırmağın sesi yankılanıyor nerelerden dökülüp geldiğini bilmediğim.
Önce debisi yükseliyor, sonra ansızın bir sabah güneşi karşıma geçiyor. Coşuyorum boyuna. Kelimeler kelimeleri kovalıyor ve cümle alem keyif çatıyorlar beynimde.
Bazen ırmak, içimde bir yerlerde birikiyor; fakat o yerleri bulamıyorum. O kadar kuvvetli ki, ''artık beni hayata bırak, bana hayatın kapılarını aç, yalvarırım sana! '' diyor. Ve birer birer süzülüyor göz pınarlarımdan ırmağın en sıcak suları. Birer birer... Sonra birer birer olgunlaşıyor ve azalıyorum.

Sokağa çıkıyorum; binlerce, onbinlerce göz pınarlarını görüyorum yüzlerde, sesi yankılanan ırmaklarının. Oysa o gözler güneşi arkasına almış ki ondandır göz pınarlarının soluk rengi... Kelimeleri de anlamlarını yitirmiş, cümleleri ise dokunsam parçalanacak. Ve işte hayatın sırrını veriyorum, beni iyi dinleyiniz: Güneşi karşınıza alın öncelikle. Alın ki ısıtsın içinizi. Sonra buzulların eriyeceğine garanti veriyorum kalbin üstündeki. İşte o zaman bir ses yankılanmaya başlayacak içinizdeki. Bu ses... Evet bu ses, ''ırmağın sesi''...

Hayır, hayır. İnanmayın tüm bunlara. Şair olmaya çalışan birilerinin dizeleridir bunlar. Kaygısı: güzelini göstermek en kötünün. Ne ırmak vardı içinde ne de yankısı olan bir sesi...

En iyisini Aşık Veysel yaptı aslında: Yüreğine, onu sevmeyen ırmağı sevdirdi, sesi ise yankılanıyormuş gibi dinledi, dinledi, dinledi...
En sonunda açıldı gözleri, herşeyi görebiliyordu artık: Kara toprağı, sadık olmayan yâri, nice nicesine sarıldığı, dost bildiği insanları.
Evet, gözleri görüyordu artık, yeşil dallarında ince uzun yapraklı ağaçları, karıncaların toprakla dansını, ceylanların gözbebeklerindeki canlılığı görebiliyordu. Hayal kırıklığına uğrayacaktı, ta ki insanları görene dek...

Her yanında meraklı gözler birikiveriyordu ve en uygunsuz anlarında acımasızca süzüyordu onun karanlığını. Üstelik bu gözler her an tetikte, kötülüğe yatkın ve korku doluydular. Kimisi yüreğini istiyor, kimisi avuçlarını, kimisi varı yoğu, neyi var neyi yok, hepsini! ..
Herşey onlar içindi. Her nesne onlar için tasarlanmış, her savaş görmek ve göstermek için yapılmıştı. Dayanamadı sonunda... Aynayı aldı ve İçindeki ıramağa seslendi sonra: ''koyma beni buralarda, bırak döneyim.''

Uyandığında bir sabah, dünya karanlığa gömülmüştü yine. Aldırmadı; çünkü artık içindeki ırmak, sazına doğru çoktan yol almıştı: ''Ben giderim adım kalır, dostlar beni hatırlasın.''

Burak Bicer
Kayıt Tarihi : 1.4.2009 22:51:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Burak Bicer