"Uçurumun dibindeki çiçeklere dokunamaz, renklerini göremezsiniz ama kokularını duyabilirsiniz, şayet çok severseniz..."
Aslında yaşadığın şehirde, hiç varolmayan o eski, yıkık-dökük saat kulesinin çanlarıyla uyan bir sabah
Ömründe hiç görmediğin faltaşı neyse onun gibi açılsın gözlerin
Adımını attığında sokağa, tokat gibi insin yüzüne serinlik
İlk kez farket, o mahmur serçe kuşlarının böylesine neşeli şarkılar söylediğini
Sokakların bu denli ıssız, tüm şehrin rüyalar gördüğünü hep birlikte
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Ellerim üşüdü de mahsuscuktan, belki bir tutan olur, kaygısıyla kaybetmenin o bilinmeyen sevgiliyi...
Çok güzel tebrik ederim Saygılar
Harika olmus...
ufacık, detay gibi görünen şeyler ne kadarda mutlu eder insanı...
sokaktan gelen çocukların sesi...yeni tomurcuklar vermiş bir ağacı izlemek...rüzgara karşı dönüp, yüzüne vuran esintiyi hissetmek...
nasılda insanın ruhunu tazeler, hayatın güzelliğini hatırlatır:)
keyifle okudum, yüreğinize sağlık.
''bir damla yaş al işaret parmagınla gözlerinden,yaprakların üzerinde ki çiy tanelerinin yanına koy...Son hüznün olsun bu kalbinden söküp attıgın'' inanılmaz güzel bir eser... saygılar sayın Demircan
Necdet Bey yürekten kutluyorum okumaktan çok büyük keyif aldım. Yüreğinize sağlık...
ve 'aşık ol ilk kez hayata...'
aşk yakar olmsa olmazmı:)
kutlarım kaleminizi şaiir dost
****Anlasana***
Ey Hayat
Daha kaç yüzünü göreceğim,
Daha kaç yüzünde sönecek güneşlerim?
Kar altında filizlenen tohumlarımı,
Kaç kez,yakacak kırağıların…
Daha kaç yüzünde solacak goncalarım.
Daha kaç yoluma yokuş,
Yokuşuma engel koyacaksın…
Her adım attığımda
Çelmeni takacaksın…
Bir değil, bin umutla sarıldım sana,
Düşürdün,acıdım..
Acından güç aldım.
Derinlerim kanda,sana gül uzattım…
Artık yeter diyor, dertli başım…
Al kollarına,sıkıca sarsana…
Ahtopot kollarında Sarmalasana…
Sıcağın yön değiştirsin,
Doğrulsun ayazıma…
Sana aşığım ağlatsanda,
Gülümsüyorum bak yine,
Anlasana
Gülçin Demirci
--
tebrik ediyor ,başarılarınızın daim olmasını diliyorum..
öykü tadında satırlar, şiirsel anlatım inanılmaz. 'işte bu' dedirtiyor insana 'işte bu yaşamak'. yürekten kutluyorum.
'Kıskanmadım' dersem külliyen yalan söylerim Üstad! 'Eski lezzetli şiirler tükendi' demeye başlamışken hemde!
Aşık Ol İlk Kez Hayata.
Aslında yaşadığın şehirde, hiç varolmayan o eski, yıkık-dökük saat kulesinin çanlarıyla uyan bir sabah
Ömründe hiç görmediğin faltaşı neyse onun gibi açılsın gözlerin
Adımını attığında sokağa, tokat gibi insin yüzüne serinlik
İlk kez farket, o mahmur serçe kuşlarının böylesine neşeli şarkılar söylediğini
Sokakların bu denli ıssız, tüm şehrin rüyalar gördüğünü hep birlikte
Rastladığın ilk ağacın yapraklarına bak, çiy tanelerini seyret bir müddet, hatta ismini hatırlama, su damlacıkları diye geçsin aklından
O kadar çok şey unuttun ki hayata dair...
Varsa beton kaldırımlardan kalan, eğil yere bir avuç toprak al, boş boş bak, ya da kokla, toprak mı, kum mu yoksa?
Hatırla; Zaman, salisede bilmem kaçyüz adım atarken, saniyenin önünde kadranda koştuğunu
Nereye diye aklına bile gelmeden
Ansızın gelen gürültüyle çevir başını, kaygıyla, çöp tenekesinden atlayan kedinin gözlerine bak, hatta; ne kadar zamandır 'pisi pisi' diye seslenmediğini düşün..
Kızıl saçlı nefis bir hatunun boynundan, beyaz bir eşarp gibi dalgalanan buluta merhaba de
Güneş böyle mi doğuyor muş acaba?
Taze ekmek fırınından gelen kokuları derin derin nefesle
Hayatın tam ortasında yürümektesin
Burası; Sevgilinle el ele tutuştuğun, rüzgarların saçlarınızı okşadığı kumsal değil elbet
Hani uçurtmalar uçurduğunuz kır, tırmandığınız elma ağacı; çalamadan yere düştüğünüz, şekiller verip sevgiler yüklediğiniz bulut, sonsuz sanıp daldığınız gökyüzü, yelkenler açtığınız engin...
Kalbinde hep kanat çırpan o minik kuşun pejmurde sesiyle irkil,
O hiç olmayan harap saat kulesinin çanlarını duy tekrar kulaklarında
Ahmak ahmak bakanların gözlerindeki hayretleri gör, yürürken yağmurlarda
Ellerim üşüdü de mahsuscuktan, belki bir tutan olur, kaygısıyla kaybetmenin o bilinmeyen sevgiliyi...
Adımların hızlansın; Elinde olanların olmayanlardan bakir ve ne kadar harika olduğunun farkına var
Ertelediğin tüm duyguları bir an sonra yaşama fırsatın yok ki...
Bir damla yaş al işaret parmağınla gözlerinden, yaprakların üzerindeki çiy tanelerinin yanına koy
Son hüznün olsun bu kalbinden söküp attığın
Gördüğün ilk yerden bir çiçek çal hatta, her ne kadar 'Çiçek dalında güzeldir' deselerde
İlk kez yasak olan bir tutkuyu doya doya yaşa
Kement gibi; Boynundan yonca yaprağına bağlandığın o sağlam makara ipliğini çek kopart
Gülümse hayata, gözlerinde pırıltılar belirsin aniden
'Seviyorum' de her ne ise sebebi bilmeden
Uzat elini, hatta boşluğu yakala ve bunun adını 'Mutluluk' koy
Kaşının kenarına bir buse kondur Mutluluğunun
ve 'aşık ol ilk kez hayata...'
Necat Necdet Demircan
******
TEBRİKLER ..
KUTLUYORUM ŞAİR YÜREĞİNİZİ VE EMEĞİNİZİ..
SELAM VE SEVGİLER ..
BAŞARILI ÇALIŞMALARINIZIN DEVAMINI DİLİYORUM .
Bu şiir ile ilgili 31 tane yorum bulunmakta