"Uçurumun dibindeki çiçeklere dokunamaz, renklerini göremezsiniz ama kokularını duyabilirsiniz, şayet çok severseniz..."
Aslında yaşadığın şehirde, hiç varolmayan o eski, yıkık-dökük saat kulesinin çanlarıyla uyan bir sabah
Ömründe hiç görmediğin faltaşı neyse onun gibi açılsın gözlerin
Adımını attığında sokağa, tokat gibi insin yüzüne serinlik
İlk kez farket, o mahmur serçe kuşlarının böylesine neşeli şarkılar söylediğini
Sokakların bu denli ıssız, tüm şehrin rüyalar gördüğünü hep birlikte
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim