Kağızmanlı âşık Yoksuli ile bizim beraber epey zamanız olmuştu. Bazen sert atışmalarımız bile olmuştu. Yaşı hayli ilerlemişti bir ara döndü memleketi Kağızman’a. nede olsa dostum idi bende arkasında şu şiiri yazmıştım
GÜRKANİ
Yollarını bekliyorum Yoksuli
Neden gelmez yolcu suskun yol suskun
Ananda sevmedi sevdiğim kadar
Gönlümü bağladım yar senin için
Ömrümü eyledim ben sana heder
İçimi dağladım yar senin için
Ela gölü nazlı yar senin için
Deli gönlüm bedenimden
Çıkar gider sormaz bana
Damla damla can tenimden
Akar gider sormaz bana
Önünde yüz vadi olsa
Mulemma Türkçe, Arapça, Farsça ve
Kürtçe karışımı yazılan mısralara
denir. örnekte olduğu gibi.
KARIŞIK
Aldığın bal verdiğin bal yükün bal
Çiçek misin arı mısın nesin sen
Şaştım kaldım bilemedim bu ne hal
Hak nurundan birimisin nesin sen
Bilmem bu hal sende var mıydı ezel
:
Tarihini ve zamanını bilmediğimiz, çok eski çağlarda yaşamış bir hikâyeden söz edeceğiz.
Ülkenin birinde çok adil bir kral yaşarmış. Her insanın olduğu gibi, Kralında bir derdi varmış, bu öyle bir dert ki; çaresi yok, bu dert şu imiş, kralın çocuğu olmamış Memlekette ne kadar hekim, tabip varsa hepsine başvurulmuş. Ama bu derde bir çare bulunamamış. Kral derin derin düşünmeye dalarmış. Ben öldükten sonra, benim krallığımı kim sürdürecek diye. Ben ne talihsiz bir insanmışım ki, atalarımdan bana gelinceye kadar, babadan oğula devam ederken, bana gelince zürriyetim kesildi. Hanedanlık bizden çıkacak diye, gece gündüz üzülüp duruyormuş.
Bir gece kesin emir vermiş, kimse beni rahatsız etmesin, ben tek başıma has bahçede, kafamı dinlendireyim diye çıkmış bahçeyi dolaşmaya başlamış. Tam bu derin düşüncede iken, gecenin sessizliğini bozan bir ses, onu daldığı hayal dünyasından uyandırmış. “Kralım çok önemli bir derdiniz mi var ki? Derin düşünceye dalmışsınız. Kral sesin geldiği yöne dönmüş, “bre adam sen kimsin buraya nasıl girdin? ben sıkı tembih etmiştim buraya kimseyi almayın diye, sen nasıl buraya girdin sana kim izin verdi? ”,sesin sahibi hiç istifini bozmamış biraz daha yaklaşmış, demiş ki; “
Kralım ben bir yere girmek istediğim zaman, bütün dünyanın ordusunu diksenizde fayda etmez. Bana kimse mani olamaz, ben sizin derdinize çare bulmak için geldim, benden çekinmeyin siz sadece derdinizi bana anlatın.”Bu söz üzerine kral biraz rahatlamış, öyle ya ummadığın yerde bir çare bulunur, çünkü dünyada çaresiz hiçbir dert yoktur, ölüm hariç.
Kral emir vermiş, kimsin yaklaş kendini tanıt seni bileyim. Şahıs yaklaşmış yaşlı bir kimse imiş, demiş ki; Kralım gördüğünüz gibi ben yaşlı bir insanım. Kral rahatlamış durumu ona olduğu gibi anlatmış, eklemiş “sanırım ki bu dünyada derdime çare yok. Zaten yaşımda hayli ilerledi, hanım dersen zaten oda benim gibi bundan sonra bizden geçti pek umudum kalmadı da. Deyince yaşlı devreye girmiş, aman kralım bu kadar umutsuz olmayın, daha nice dertler vardır ki, çaresiz denildiği halde çare bulunmuşken sizin derdinize mi çare bulunmaz. Allah’tan umut kesilmez, zaten ben sizin derdinize çare bulmak için buraya geldim, yani ben bilerek sizin yanınıza geldim, sizin bu derdinizin çaresi bende der. Koynunda bir elma çıkarır kralım buyurun bu elmayı alın üçe bölün, bir parçasını kendiniz yiyin, bir parçasını sizin hanımınız bir parçasını da atınıza verin. Zamanı gelince sizin iki oğlunuz kısrağında iki tayı olunca, (bilen Allah’tır) bir oğlan ve bir tay benim biride sizindir razı mısınız? Kral bu pazarlık karşısında ileride sonuç ne olacak düşünmeden biraz heyecan birazda fazla umut olunca, hemen evet demiş. Yaşlıda elmayı verir ayrılmadan önce der ki; Kralım, son sözüm ben gelmeden çocuklara isim koymayın ve geldiği gibi bahçeden ayrılır gider.
İki âşık dostum oldu Sivas’ta
Sefil Selimiyle âşık İsmeti
Selimi ölünce kalmıştım yasta
Seni kurtarmaya yetmiyor gücüm
Çok üzgünüm bakma kusura hindi
Sanma ilgilenmez kan ağlar içim
Moralim bozuktur bu sıra hindi
Şimdi ya hürriyet ya ölümü seç
Kara toprak suya suyun dereye
Dere ise coşkun sele muhtaçtır
Ekinler tarlaya tarla harmana
Harman ise esen yele muhtaçtır
Ben kendimi biraz eleştireyim
Hafızam çalışmaz et oldum gittim
Yorgun muyum yaşlı mıyım bilemem
Kuru toprak gibi kıt oldum gittim
Sazımı alırdım ver Anadolu
ÜSTADLARIM BÜYÜK DERSLER NİTELİĞİNDEKİ ŞİİRLERİNİZİ OKUMAK MUHTEŞEM HOŞUMA GİDİYOR YAZAN YÜREĞİNİZ DAİM OLSUN AŞAĞIDAKİLERDE İÇİMDEN GELDİ BELKİ OLMADIĞINI BİLDİĞİM HALDE PAYLAŞMAKTAN MUTLULUK DUYUYORUM
EN DERİN SELAM VE SAYGILARIMLA
Kötüleri sordum neden hep galip
Yediğine baksan h ...