Gezdim gördüm ben şu gurbet elleri,
Başı duman olmuş dağlar perişan.
Gülleri vurmuş hep hazan yelleri,
Bülbül uğramayan bağlar perişan.
Akıl fikir ermez dünya işine,
Sabır dağlarını aşmaya gücüm,
Yeter mi yetmez mi bilemiyorum.
Günden güne büyür içimde acım,
Şu hayattan bir zevk alamıyorum.
Kara bulutlara meskendir başım,
Sıkıntılar gelse üstü üstüne,
Sabret gönül yoksa pişman olursun.
Dertler dolsa bir bir senin destine,
Sabret gönül yoksa pişman olursun.
Ağlatmaz kulunu Mevla her zaman,
Dost aradım senin gibi,
Bulamadım sarı sazım.
Hayallerim gördü dibi,
Dalamadım sarı sazım.
Gece gündüz derttaş oldun,
Türkmen kızı yaylasına yürüdü,
Şu davrazı aldı duman bürüdü,
Hasret çeke çeke bağrım çürüdü,
Gayrı bu ellerde eylenmez gönül.
Bu vakitten sonra ekin ekilmez,
Dünya dedikleri zulüm yeridir.
Doya doya gülen varsa söylesin.
Salar aşka, günden güne eritir
Muradını alan varsa söylesin.
Hayalden öteye geçmez düşleri,
Sözlerime kızma sakın sevdiğim,
Aşkın beni günden güne dağlıyor.
Vuslat bize sanma yakın sevdiğim,
Gönlüm dertli bülbül gibi çağlıyor.
Ellere baktıkça şaşıyorum ben,
Kuruyunca dilim damağım benim,
Suyun önemini anlar bedenim,
Temizlenmek için muhtaçtır tenim,
İhtiyacım olan su imiş meğer.
Ne büyük nimettir bize verilen,
Muhtaçlığım hep sana,
Şükürler olsun Mevla'm.
Bol rızık verdin bana,
Şükürler olsun Mevla'm.
El etek öptürmedin,
Gözlerine çekmiş kara kalemi,
Baka baka gider sürmeli gelin,
Hasedi acep şu gonca güle mi?
Koka koka gider sürmeli gelin.
Sallanır bilezikleri kolunda,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!