Sır dolu acılarım vardı dökemediğim ortaya. Derin bakışlarında kayboluyordum hayatımın. Aşkla yaşamak, yaşanacak aşkı bulmak ne kadar da zordu. Ömrü baharımın sonunda yüreğimin çırpınışlarındaki ahengi duymak. İncinmekten, incitilmekten korkmak.
Yüreğine girmek, surlarla çevrili gönül sarayına ulaşmak zor olsa da isyankârlığına karşı koyamıyorum. Asi davranışlar la çevrili günahkâr dünyana karışıyorum. Uykularımdan kan ter içinde uyanıp, bir mektup gibi buruşturulup atılmış olan duygularımla masum bakışlarına sarılıyorum.
Sözcükleri ayağa düşürmeden, sana ömrüm, ruhum, benliğim demeye geldim. Yüreğim sözlerinle mahremiyetini kaldırırken yüreğinin derinliklerindeki sevgiye ulaşmaya çalışıyorum. Bilinmezliğe giden bir kervanın içindeyiz. Taşsız isimsiz mezarlar gibi ama yaşayan yüreklerle…
Sancılı hasretler yaşıyorum. Karanlığın aydınlıkla buluştuğu şafak vakitlerini bekleyerek. Her ne kadar sen gün batımlarındaki kızıllığı sevsen de, ben sendeki ayda yansıyan güneşi seviyorum.
Zamanın yorgunluğunda mola verdiğim durakta duygularım şaha kalkmış dörtnala yol almakta. Kollarını açmış bekleyen bir sevdanın kucağına atlamaktayım. Dibe vuracağımı bile bile.
Bağımlılık yaparken bağlanmaktan korkuyorsun. Yaşadığın özgürlüğün serseriliğinden gelse de yeni sevdalar, yeni yürek yangınlarına yer açmıyorsun dünyanda. Yeniden yanmaktan korkuyorsun. Bedenin dinginliği istese de ruhun asiliği seviyor. Bir yanın sarıp sarmalarken diğer yanınla sözcüklerin zehirli oklar gibi yüreğimi dağlıyor. Bir bedende iki ruh gibisin.
Biraz korkak ve bir çocuk kadar ürkek, eksik parçamı tamamlayanımsın. Söyleyemediklerimi söyleyen, yaşayamadıklarımı yaşatanımsın. Asiliğin sınırlarında sevgiyle sarılanımsın.
Yüreğimi yüreğinde dinlendirmek yerine kilitli kapılar ardında sakladığım asi çocukluğumu seninle yaşıyorum. Beklentisiz ve yarınsız. Canımı acıtan geçmişin dikenlerini seninle tek tek çıkartmak istiyorum. Tene her dokunuşunda yaralarım sarılıyor. Zifiri karanlıklarda kalan ruhumu, ruhunun çalkantılarında arındır. Kendi karanlığımdan senin karanlığınla aydınlanayım. Hüznümü senin hüznünle yıkayıp gizeminde kaybolayım.
Suskunluğundaki haykırışlarının sesi kulaklarımı doldururken ruhumun çıplaklığını sesinle örtüyorum. Beni her savuruşunda bumerang gibi tekrar sana dönüyorum. Gözyaşı kadehlerine doldurup acıyla karıştırdığımız üzümün yakut kızı giden aşklara kadeh kaldırıyorum.
İsyan fırtınalarını dindirmek için geceyi bölen martı çığlıklarını susturmakla başlıyoruz. Küfürler savruluyor dört bir yana dikili dudaklardan. İç isyanımızı kusarak güzelliklere yer açıyoruz. Aşk dizeleri yazılıyor yürek duvarlarına. Ten dokunmayı, hissetmeyi öğreniyor. Asi bakışlardaki sevgiyi çıkarıyoruz derin bataklıklardan.
Göçmen kuşlarla gönderilen umutları baharı beklemeden geri döndürüyoruz. Karakış ayazlarında donmadan, sevda bebeğini sevgiyle sarmalıyoruz. Aşkla ısıtılan yorgana.
Bir bakışa sığdırdığımız umutlarımızı yüklüyoruz serçenin gözlerine. Ağlatmamak için serçeyi yüreğimizdeki hüzünlerin yönünü değiştiriyoruz kuzey rüzgârlarıyla. İmbatın ılık nefesine bırakıyoruz kendimizi. Utangaçlığın pembelikleri alıyor kızıllıkların yerini. Masumiyetin giysisiyle birlikte.
İsyan tarlalarına ekilen sevda fideleri arasında, yaşanmış, yaşanamamış, yiten umutları görüyoruz. Kaybolan düşlerimin matemini tutarken siyahlar içinde, gözlerinin pusulasında yönümü bulmaya çalışıyorum. Gelincik tarlası yüreğindeki kızıl ayak izlerinde.
Daralmış zamanda son sevda türkülerini dinliyorum, imkânsızlığın kahkahaları arasında. Bedenim yorgun, ruhum virane, hayallerim nilüfer köklerine tutunmakta…
Yüreğimizin ışığı gökyüzü fanusuna sığmasa da; aşk yaşansa da yürekte, hüzün hep kalacak…
12.12.2011
Fatma AVCI
Kayıt Tarihi : 13.12.2011 10:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Birol Hepgüler.
yüreği aşka sevdalı hüzünlü bir duruş.....asiliği sevginin yüceliğinden.kutlarım
Ala bir aydınlık bu sadece görüntüden düşlerde kalanı. İçte hüzün bırakan tek başına görkemli cümbüş bu yıldızların oynayışı... Gidip kaybolan ışıklar, gelip bedeni yakan ışıklar, derilerin soyulması bu sevdaya dahil olmuş yalnızlıklar... Sesini arıyorum, kulak diplerinde oluşacak belalar hep yalnızlığa atacak biliyorum.
Kör bir gecenin arsız hislerinin son çırpınışları bunlar gene de bir sen varlığının peşinde koşuyor farkındasızlıkla bedenimi ve yine de yaşarken sevebilirdik diyor...
MUSTAFA YILMAZ
ant+10
TÜM YORUMLAR (8)