-ASİ-
Bir gidişin türküsüydü bu,
Öylesine derin öyle yalnızdı ki
Ne bir yaprak oynadı yerinde
Ne bir yağmur damlası düştü gökyüzünden….
Çaresizdi belki de, belkide kimsesiz…
Yalnız gelmişti dünya
Ve biliyordu yalnız gideceğini…
Dilinde hüzünlü bir şarkı vardı sadece
Ve gerisinde bıraktığı korkular…
Masumane sevgisi vardı kendince
Kendince özgürdür. özgür olmak istiyordu delice
Hedefleri yoktu kendince
Tek istediği hayatın özüne inebilmek
İnsanları delice sevmek ve de belki de sevilmek….
Şanslı değildi bi o kadar, belki de ilk ilki yaşayacağı hayatta
Düşünceleri derindi bir başka dünya vardır ta derinlerinde…
Derinliklerinde gizlemişti belliydi bu!
Derinliklerinde saklamıştı kendini gizlice…
Kaçamak düşler kuruyordu yalnız kaldığında….
O kadar masumdu ki ve bi o kadar da tehlikeli…
Anlaşılmak istiyordu dar kalıplı ince duvarların ardında…
Her daim söyleyecek bir şeyleri vardı
Tıpkı dalından sıkılan bir yaprak gibi
Ayrılmak istiyordu kaçmak istiyordu uzaklara…
Kendini hayat bağlayanları unutuyordu
Unutuyordu kendinden olanları….
Belkide içinde gizde saklamıştı
Her şeye sahip olmak duygusu
Bencilleştiriyordu bu duygu onu körü körüne
Soluklaştırıyordu güneş güzel tenini….
Bazen dalardı bakardı öyle süzerek tüm gözlere
Ve hep en iyi olarak göstermek isterdi var olduğu heryerde
Zayıf düşüncede kaçar giderdi
Kaçarda ardına bile bakmazdı olağan düşleri terk ederek
Severmiydi bilmem yada sevmeyi kabullene bilir miydi?
Ama yine bir soğuk rüzgar vardı,
O hep en iyisi olacaktı
Hem görsel hemde düşsel…
Yaşanası hayatı yaşanmayacak bir dünya eylemişti o küçücük ellerine
İzin vermezdi veremezdi hayatını değiştirecek o esmer ele!
Yine soğuk bir Pazar sabahıydı
Ellerinde ince bir eldiven
Her zaman kendisine aşan gösterimiyle çıkıyordu okulun yollarına
Öylesine inatçı adımları vardı ki
Ayaz bile kıskanıyordu bu halde…
Adımlarının üzerinde yüklenmiş
Taşımayacağı yükte bir keder…
Aşık sanıyordu kendi maziye
Ayazda bile üşümezdi öylesine!
O hep sonbahardaydı ve yapraklar dökülür etrafından birer
Tedirgindi aslında, ve de tatlıca bir ürkek…
Gülebiliyordu mesela
Gülebiliyorsa bir insan sevebiliyordur o zaman
Ve adımlarıyla yaklaşırken okulun pastan duvarlarına
Etrafına yığılıyordu vahşiden bakışlar
Korkuyorlardı! Evet korkuyorlardı insanlar onun tavrından…
Yine hüzün düşmüştü kendi baharına
Fırtınalar esmeye başladı kendi öz dünyasında
Anlamını yitiriyordu o zaman fani adımlar…
Koşar adımlarla yürümeye başladı
Geri dönüşüne kendi öz cehennemime…
O kadar sıcak ve acı doluydu ki cehennemi
Esir almıştı onu tümüyle…
Mutluluk oyunu oynar insanların içinde…
Ama yaşardı kendi cehenneminde
Tek kişilik bir kalpten oluşan bir cehennem!
Nedendi sormak istedim kendimce
Yaklaşmak istedim gizlice…
Ve saatlerce konuşmak
Hemde hiç susmayacarsına…
Öyle gizdeydiki öyle içerde
İzin vermiyordu o cehenneme girmeye….
Ve bir şiir döküle veriliyordu kendimce
Başlıyordum içimden sessizce söylemeye…
“Yitik bir mevsimin çiçekleri gibi
Bir yana savrulduk bir hiç uğruna
Rüzgar vurdu savrulduk
Yağmur vurdu ıslandık
Talan vurdu uslandık
Ama birbirimize geç kaldık
Öfkenin,nefretin ardına saklandık
Başka aşklar başka başlangıçlar yaşadık
Başka dudaklar,başka tenler tattık
Aşk deyip oynadığımız oyunların ardında mahkum kaldık
Bir gün aniden geçmişe dönüş yaptık
Ağladık,bağırdık,haykırdık,bir kez daha ayrıldık
Bambaşka yapraklar açar belki dalında
Ben senin yaprağınım koparıp atsanda
Başka dalım olamaz bunu unutma
Ben seni sevdim.. Bir tek seni sevdim
Öfkeme yenildim seni kaybettim
Kendime yenildim seni affettim
Sevgine yenildim senden vazgeçtim
Mutlu kal sevgilim! hoşçakal...
Yürek yaralarından uzak kal.
Derde derman ol,aşka ferman..
Başımda belam kal yürekte yaram...”
Sonra sessizce izliyordum o gizemli yaralı hali,
Nedendir bilmem dikkatimi çekti miş öylece…
Bende mi sordum kimi zaman kendi kendime
Bende bir cehennemdeydim…..
Hemen dilimde türüyordu politik söylemler
Hafiften de felsefik.
Yok yok yok yok yok!
Böyle olmalıydı anlamak lazımdı Asi’yi öyle kendince…
Attım kendimi öylece Karadenize dinledim sessizce
Benzerdi aslında karadenizle asi!
****
Birden bire dönmüş oklar üzerime
Bende vardı içimde anlayamadım bir evren
Aslında yaratmayız mi bizlerde kendimizce!
Hep kendimiz olmak isterdik, ve her kesin bizi anlamasını
Farklı olmak gibi istekti galiba
Yada olmayan bir hayal işte..
Kendimi sınamaya başlamıştım
Kendimi anlamaya kendimle konuşmaya….
Anlamsız geliyordu var olan her şey
Aşık olmak, koşmak para kazanmak, vede sevişmek
Bunlar sıradandı galiba
Üzerime birikmiş tonlarca ağırdan yükler,
Kendi olmak istediğimiz gibi değilde
Olunması istenilen kişiydik belki de…
Düşüncelerimi süzdüm derinliğini aramaya başladım öylece…
Düşünürken ben değil! Yargılarım düşünüyormuş meğerse…
Ben değil din düşünüyor..
Ben değil devlet düşünüyor….
Ben değil gelenek düşünüyor…
Ben değil hocalar düşünüyor…
Ben değil çevrem düşünüyor…
Beynimin içinde tonlarca önermeler…
Hepsi de kabullenmiş
Hepsine boyun eydiğim…
Peki ne olmalıydı?
Ne yapmalıdı?
Nasıl?
Olabilir mi?
Onlarsız Olur mu?
Sorular artıkça intiharı oldu önermeleri birer…
Kendi yargılarımı oluşturabiliyordum kendim gibi hareket edebiliyor
Ve de konuşabiliyordum…..
*****
Dönülmez bir yolun başında idi Asi
Öylesine kızgın vede ateşli
Hep hayal kurardı kendi penceresi önünde
Onu kutsallaştıran onu anlayan şarkılar vardı.
Kimi zaman dışarıya bakar bulutları seyreder
Yalnız gezer, yalnız tadardı duyguları…
Arayışı vardı elbette elini tutacağı bir yürek
Belki de sevebileceği temizliğini gösterebileceği
Anlaşılabileceği bir beden…
Vardı kendi kendine bir tarifi…
Ama o kadar hapis olmuştu ki o karanlığına
Bir yıldız olup da kayamıyordu kendi dünyasının dışına…
Dedim ya masumdu ve de ürkek…
İnatçı ama çekingen
Cesur ama bir okadar da korkak
Tüm duygularını çift yaşıyordu öylece…
Evet aslında sırrı buydu belkide
Çok aşırı duygu mastürbasyonundaydı belkide…
Ne kadar dirense de ele veriyordu bazen içindeki olmayan o süret
Çıkartabilirsen mükemmelleşiyordu birden bire
O kısa sürüyordu ki bitmesini istemezdin kendince
Hafiten Nietzsche vari tavrı
Felsefeden uzaktı hali
Kendince yapıyordu felsefeni asi….
****
Belkide anlaşılmak istenen bir şeyler vardı
Dünyada…
Öylesine çağresiz vede düşkün olmayan bir hayatım içerisinden
Vede hazırdı sanki HERŞEY
Sana dair herşey almasızlaşıyor bir anda
Dünya dünyanın kendisi…
Öğreniyor insan öğreniyor asi gibi
Küheylan asi gibi zakkum çiçeği
Olu veriyor hiçte farkında olmayor
Hele gözlerinde ki nefreti
Gururu görünce kendice daha başka oluyor
Asi yine asiydi kendince
Kendisine dair pek bişi yok
Öyle baka kalmıştı kendince
Ruhuna dokununca anlıyordun sevmeleri
Sevmeyi anladığın hemen karşınde
Bir çıban çıkabiliyordu nefreti.
Öyle ki aşka bile tek kişilik derde
Yanlızlığın böylesini hiç mi hiç söylemedi.
Bana yazırdığı her bir cümle
Aslında ondan bir parçası gibiydi..
Söylenmek gerekirdi öylece….
Yazılacak şey vardı belki ona karşı…
Söylenecek bir o kadar söz
Ama yok etmişti bende ki dünya
Ne söylenecek bir söz
Ne anlatacak bir cümle bırakabilmişti kendinde
Dalgalanıp duracaktır kendi kara denizinde
Kendi cehennemimde yanacaktır belkide
Cehenneminde yanacak ateşe
Odun olmak düştü bizlere…
Sarhoş zerduşlar gibi,
Düşünürüm öylece
Alamutta bir isyan olurum kendi kalbimin içinde
Ve bir türkü ile veda ederim o anda ki bedenimle yüreğime…
Bir mezar da kazacaktım kendi ellerimle
Ellerim etimi kazıyacaktı,
Akacaktı kan, kan ile kızıl
Nişan taşın olacaktı bu kan
Ama sen bunu görmeyecektin.
Dalgalanacak kendi uçsuz bucaksız denizde
Okunmayacaktı suretimde senin
Olmayacaktı olamazdı belkide….
Bir yanın sevda kılıcında geçecekti kendi kendine
Bir yanında serilecek karadenizin sahile masum ve öyle sen olarak kalacaktı…
Hoşcakal diyebilecektin diyebilmeliydin kendine yürekte
Bak dökülüyor şimdi senden bana içimde gayrı…
“gayri haramdır bana senden kalan hatıralar
Haramdır vede hazırdır şimdi bana alaycı kahkahalar
Yüreğimi sökeceklermiş alacaklarmış ben olan senden
Dinsin diye bitsin diye yaşacadığım bu acılar…
Kara denizde orta bir yerde
Bir isyan var beklerler bende
Ellerimde senden arta kalan mağrur anılar
Bununla yetinir miyim bilmem ama
Sen bilemezsin
Gözlerin yok senin
Gerçeği de göremezsin…
Yüreğin yok ki senin
Gerçekten sevemezsin…..”
Kayıt Tarihi : 17.6.2011 21:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!