Atkaracalar,Kurşunlu,Çeltikbaşı derken
Görkemli ILGAZ karşındadır,artık
Kulak verelim ona;
Ninelerin tülbentine,dedelerin ak sakalına,
Gelinlerin bindallısına
Güveylerin şaha kalkan kır atına benzeyen,
Kurdunla , kuşunla
Kah güneş,kah sis altında ki karlı başınla
Seyredip durduğun buraları anlat bize
Kuzular ağılda meleşirken
Bebelerin su içinde doğduğu
Kadını ile,erkeği ile
Emeğin diz boyunu aştığı
Çeltiğin tarlalarını,insanlarını
Anlat bize diyesin gelir
Merak kediyi öldürür derler
Biraz önce; geçince suyu aşan köprüyü
Sormadım boyna asılı sargılı kolu
Kır çiçekleri ve deve dikenlerin arasından
Aniden çıkan bir tavşan gibi
Korkusuz ve pervasız el etmişti
Beni de alın...
Sol elini az kullanır anadolu insanı
Sormam niye asılı kolun
Bileğinden sarılı,ne oldu diye
Ya böğrüne yiyince tekmeyi
Attı onu inat eden eşeği
Veya erken erken uyku sersemi
Göremedi eşiği
Ya da elleri kırılmasın
Nedeni önemli değil
Sitem etti erkeği
Yen dışında kalsa da,kolu bileği
Ser verir de sır vermez
Çeltik tarlalarının kadını,erkeği
Güleyim bari,güya tv'ler değiştiresiymiş töreyi
Ömrünü adar anadolu kadını
Çoruna,çocuğuna,erine
İşine,aşına,eşeğine
Koca çınarın gölgesi gibi
Anka kuşunun kanadı gibi
Sahip çıkar;
Bacasına evinin,
Öfkesine erinin
İnadına eşeğinin
Tarlasına, tapanına,yalın düşlerine
Karınca kararınca yaşar,yalınca yaşar
Bayramlardan düğünlere kadınca yaşar
Emek diz boyu tarla dönüşü
Bir uyumluk uyur da yaşar
Çok yaşa emi sen...
,
Kayıt Tarihi : 11.4.2020 18:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!