Bazen insan bir yağmur tanesinde, bazen hoyrat uçan bir kuşun kanadında, bazende yitik bir şiirde arar kendini..
Ararda bulamaz bir türlü..
Sohbet biter, sohbet başlar. Bir yerden bir yere hengamenin ucu bucağı kesilmez. Durağı olmayan bir masivada döner durur insanoğlu..
Tıpkı bir dönme dolap gibi..
Nereye gittiğimiz meçhul, ne olduğumuzsa muamma..
Yarın diye düşlediği insanın belki ezelde yazılan bir nokta..
Nokta ki, ezelde ecel ile dünyaya vurulan okka..
Düşünüyorum yol boyu, dağlar boyu, karanlık gecenin esrarengiz bütünlüğünde, kelimelerime kafiye aramayı bıraktım, kifaye arıyorum..
Dedim ya, insan bazen hoyrat uçan bir kuşun kanadında arar kendini..
Uçan kuşlara dalar gözleri..
Sanki dünyada ebediymiş gibi..
Sanki hiç "ölüm" şalını takmayacakmış gibi..
Acaba çok mu abartıyorum?
Yada çok mu konuşuyorum..?
Bilmiyorum, beynimi kemiren kurtların ömrümü yediğini hatta genç yaşta saçlarımı bile tek tek döktüğünü bilirim.
Lâkin artık sağır sultanın duyduğu besteyi işitmiyorum.
Görmüyorum gözüme sokulan dünya lezzetlerini..
Cahit Zarifoğlu'nun dediği gibi; hayallerimin ayakları yere değmiyor henüz..
*bu yazıyı şuan neden yazdığımı bilmiyorum, galiba ahvalimi arzetmek mahiyetinde olsa gerek ki, buda ancak bir şiirle mümkün...
Kayıt Tarihi : 10.4.2019 13:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!