Esmer sevginin koynundan
Çekip alma beni..
Bırak gözlerin boyasın
Gökyüzümü..
Bırak senin gözlerinle kuşlar çizeyim
Özgür, mutlu..
Adın ki...
Duyunca, arşa kanat açar melekler
Göğsümde büyüttüğüm
Sevinçlerimi de yanlarına alarak..
Adın ki...
Sesinin buğusuna yüreğimi sardığım
Gözlerinden huzuru ömrüme borç aldığım
En güzel şiirleri uğruna harcadığım
Vuslatın şairlere şiir olmuş neyleyim..
Seni beklerken ömrümü şiirlerle demlerim
Toparlan gidiyoruz, dedim. Yüreğime..
Sen git ben kalıyorum, dedi.
Seni bırakıp nasıl giderim, dedim..
Zaten kalan hep ben değil miyim? Dedi..
Yalnızlık üşütür, üşürsün dedim..
Göğsünde yıllardır üşümedim mi? Dedi..
Bırakın gideyim...
İçimdeki uzaklarda kaybolayım
Ne bir ses
Ne de bir nefes duyayım
Yalnızca ben..ben..ben...
Tek başıma...
Ey..
Hasretin renkleriyle boyadığım ipleri
Tel tel ayırıp
Yüreğimde ilmek ilmek dokuduğum
Hüzünlerin sahibi..
Ağır ağır geçiyordu parke taşıyla döşenmiş sokaktan. Bir an gölgesine takıldı gözü. Sanki kendisinden önce bu karanlık sokaktan çıkmak için acele ediyordu.
Derin bir nefes aldı. Yasemenin zihni açan kokusu geceyi kaplamıştı. Sokak lambalarına takıldı gözü. Karanlık sokağı aydınlatmaya çalışan, tüm ihtişamlarına rağmen cılız sarı bir ışık saçan lambalar. Bir kaç ateş böceğinin ışığında yaptığı aşk dansına kendini kaptıran lambalar..Yine de loş bir ışıkla aydınlatıyorlardı sokağı.
Gökyüzüne baktı.. Ve yıldızlara.. Onlar bile gökyüzünü aydınlatmak için birbirleriyle yarışıyordu. Ay hepsine meydan okur gibi tüm çekiciliğiyle göz kırptı kendisine..
Düşündü sonra, içindeki karanlığı. Sahi neden bu kadar karanlıktı. Kalbi bu karanlık dünyasında nasıl bulacaktı yolunu. Hangi ara söndürmüştü ruhunu aydınlatan hayallerini. Hangi ara vazgeçmişti yoluna ışık olan umutlarından..
Ağır ağır ilerliyordu. Her nefes alışında yasemenlerin kokusu daha bir yoğun doluyordu içine. Gülleri hatırladı birden. Uzun süre el sürmediği kırmızı, beyaz gülleri. Kokusunu düşündü, sahi gül nasıl kokardı, unutmuştu. Sonra karanfiller, orkideler, zakkumlar bir bir geçti gözünün önünden... Ne zaman sevmekten vazgeçmişti onları, hatırlayamadı..
Usulca elini cebine attı. Cebindeki beyaz mendili dikkatlice çıkarıp özenle açtı. Kurumuş beyaz bir papatya gülümsedi yüzüne. Dokundu papatyaya incitmekten korkar gibi. Okşadı, sevdi. Buruk bir gülümseme bırakıp papatyanın yüzüne tekrar aynı özenle saklayıp cebine koyarken mendili elini bir süre kalbinin üstünde tuttu. Papatyayı seviyordu hâlâ. Ondan vazgeçmemişti.
Belki de henüz bestelenmedi o şarkı..
Kim bilir hangi sevgilinin dilinde
Notaları çalınıyor usul usul
Müzeyyen Senar sesi dökülürken taş plaktan
Kulağımızda bir aşinalık..
Gözlerine bakınca masmavi olur yüreğim,
Sesinin esintisinde savrulurken saçlarım
Gökyüzünde ki yıldızlara takılır.
Seni düşününce evren boyut değiştirir..
''Ben'' mavi gökyüzü olurum,
Deniz ''Sen'' olur..
Avuçlarımda güneşten pâreler,
Sonbaharın sarı yaprakları ruhumda..
Bakışlarımda buz kesen ayaz,
Çağlayanların şarkısı göz pınarlarımda..
Beklemeli...
Avutmalı yüreği..
Arzu, daha çocukluğundan belli ediyordu edebiyat ufkunda gezineceğini. Şiirlerini okudum ve hepsi birbirinden güzel şiirler. Hepsinde ustalığın tüm incelikleri sergilenmiş. Çok beğeniyle okunacak dizeler bunlar. Bana da bu dizeleri kutlamak ve yazan ellere, düşünen akla ve inceliğe teşekkür etmek ka ...