Seher yeli sen mevlayı seversin
Yazım arzu halim seddara götür
Gözü yaşlı gönlü gamlı diyesin
Şahlar şahı adil hünkara götür
Asi mücrüm kulum arzet zatına
Arzeyle ehvalim ulu katına
Sığındım affına merhametine
Dört bin ismin sahibi sen bire götür
Bu zalim nefsimden oldum elhazer
Günden güne çoğalır isyanım artar
Derdimin devası ravzada yatar
Şefiil müzlimin muhtara götür
Günahkar kuluyum sığındım ona
Bağışla sen bizi yarab nebizişana
İsyan deryasından çıkar limana
Lütfü kereminle kenara götür
Gafil ilken verdim ömrüm hebaya
Geçen zamanlarım hep gitti zaya
Benim için el açsınlar duaya
Çarı yari Güzin dört yara götür
Biçare MENNANİ dem be dem ağlar
Sıtk ile sığınır rizani diler
Nefsi yaralamış kim ilaç eder
Haktan olur ancak bir çare götür
Kayıt Tarihi : 28.7.2006 17:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Çok güzeldi yüreğinize sağlık
Saygılar kaleminize
Yeni yılınız kutlu olsun, nice nice mutlu yıllara...'
Karamanlı Âşık Çağlari
Her kelime; samimiyetin, ihlâsla yalvarışın ifadesi.
Müdâmî'den, Zülâlî'den, Âşık Şenlik'ten misk kokuları geliyor. Tanışmak, ellerinden öpmek nasip olmadı. Ruhun şâd olsun Âşık Mennânî.
Bu güzellikleri bu sayfalara taşıyan, bizlere sunan arkadaşlara da ayrıca teşekkürler.
Haddimi aşmak saymazsanız ve izniniz olursa bu güzel şiirdeki birkaç klavye hatasını düzeltmek ve bir iki dipnot düşmek istiyorum.
Seher yeli sen Mevlâ'yı seversen,
Yazım arzu halim Settar'a götür.
(Settar: Allah'ın 99 esmasından bir isim. Setreden, günahları örten)
Dört bin ismin sahibi sen Bir'e götür.
(Dörtbin ismi var ama; onların içinde Bir olan, ism-i âzâm olan Allah'a götür)
Derdimin devası Ravza'da yatar
Şefi-il müznibin muhtara götür.
(Ravza: Medine-i Münevvere'de Hz.Peygamberin medfun bulunduğu yer. Şefi-il müznibin: Burada müznib, zünüb kökünden günahlar demektir. Şefi-il müznibin bir tamlamadır, günahkârların şefaatçisi anlamında, yine Hz. Peygambere işaret vardır.
Günahkâr kuluyum, sığındım ona
Bağışla sen bizi yâ Rab, Nebi-i zî-şan'a.
zîşan: Şanlı, şan sahibi. Nebi-i zîşan: Şanlı nebi, Hz. Peygamber. Burada dikkat çeken önemli bir husus da şair, sarayın kapı tokmağına dokunurken kapıyı açtırmak için sarayın hatırlısını vesile ediyor. Hz. Peygamberin adını anarak yalvarıyor. Tasavvufta bu esastır. Buradan merhum şairin, bir tasavvuf dergahına intisaplı olduğunu anlayabiliriz.
Benim için el açsınlar duaya
Çar-ı yâri güzin dört yâr'a götür.
Çar-ı yâr: Dört yâr, dört sevgili. Farsça olan bu terkib, Hulefa-i Raşidin'i yani Hz.Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali'yi ifade eder. Şair, dört yâr'a götür derken de farsça olan bu ifadeyi açmış, açıklamış, Türkçe ifade etmiş oluyor.
Biçâre MENNÂNÎ, dem be dem ağlar,
(Biçâre: Çaresiz. Mennânî: Yemen Dede Ateş'in mahlası.
Mekânı Cennet olsun, kabri nur olsun. Mü'min ve muvahhid bir insan. Allah'ın mağfiretini dilerken Habib-i zîşan'ı, Çar-ı yâr-i güzin'i aracı kılan, onların hatırı için bağışlanmasını dileyen iman ehli, şuurlu bir müslüman.
(Sayın şair arkadaşlarım, bu yorumu okurken lütfen beni ayıplamayın. Şiiri çok beğendim, onun etkisi ile bu aciz satırları karaladım. Baba Mennânî'nin ve kendi geçmişlerinizin ruhları için bir fatiha okumanızı istirham ediyorum. Saygılarımla. Ekrem Yalbuz)
TÜM YORUMLAR (7)