Güngören'in Ardından İstanbul ve Yağmur
Gökle yer arasındaki çılgınca bir muhabbet mi bu?
Yoksa göğün savaş açışı mı yere?
Sudan askerleri mi milyonlarca hışımla saldırıyorlar yeryüzüne?
Gök; adeta bir savaş davulu;
Gökyüzü ödünç verseydi yıldızlarını,
Göğsümüze sarıp sabaha dek saklayabilseydik onları koynumuzda.
Toprak, yatak olsaydı;
Çiçekler yastık;
Deniz, mehtap manzaralı nevresim üstümüze...
Hayatımın bir o kadar güzel;
Fakat
Güzel olduğu kadar da hırçın kızı;
Beton gecelerimi yarıp,
Mavi gözleriyle rüyamdaydı dün gece...
Her mihnetini nimet kabul ettiğim
Bir parçam sevinmek istiyor yeni yıla
Bakarken gökyüzüne;
Süzülen rengârenk ışıklara...
'Ne güzel' diyor bir parçam,
'Umutla bakabilmek yarına;
Umut beslemek yeni başlangıçlara...'
Ölmek, bedene mi zor, sevdaya mı?
Tabii ki, bedene kolay.
Beden, yoruluyor mücadeleden,
Sevda yorulmuyor hasret çekmekten.
Beden, ya sarar yarasını, onarır
Özlem şarkılarını adsız söylemek var ya;
Şarkıdan fal tutarak ümit beslemek var ya;
Gecenin bir yarısı göz açıp yanmak var ya...
Acısını bana sor:
Ah, şu sensizlik var ya!
Kadıköy’de o hep bildik iskele
İskelede aklar düşmüş yaşlı bir vapur.
Kalabalık doldurup boğazına Kadıköy’den
Kusmakta onları Beşiktaş’a;
Sabahın doğuşundan akşam her ölüşüne
İnsan seline ağır ağır refakat etmekte.
Sana doğmakta gün!
Sana dönmekte akrep-yelkovan
Sana geçmekte ömür.
Sana bürünmekte dört mevsim:
Saçlarına takılmakta bahar,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!