Arz-ı Hal Niyetine Şiiri - İsmail Bozdemir

İsmail Bozdemir
22

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Arz-ı Hal Niyetine

- I -

sen gittin
adın kaldı
hasret kokan buram buram
o sımsıcak yâdın kaldı
tükenirim yokluğunda
bir hiç uğruna
talihin cilvesi
beni uzaklara saldı
sancılanır oram buram
söyle bana esmer bacı
bunu mu anlattı sana
içtiğim kahvenin kara telvesi
tımarsız mı kalsın böyle
sızlayan yaram

- II -

sen gittin
rüzgârım dindi
bulut ağdı gözlerime
tonlarcasına
boğazımda düğümlendi
feryadım yumruk yumruk
bu savruk
bu kavruk
en kuytu köşeme
saklanıp sindi
kemirmekte nice zaman
öyle gaddar
öyle yaman
bir kör bıçakla yontarcasına

- III -

sen gittin
kalmadı suların serinliği
parlaklığı güneşin
kayboldu
düşlerde bile
yeşilin tazeliği
sıcaklığı ateşin
çözüldü belki çamların bilgeliği
ama kim
kim açıklayacak bana şimdi
basitteki derinliği

- IV -

sen gittin
soldu denizlerin mavisi
uçtu
çiçeklerdeki efsunlu ıtır
germişken
gücün yettiğince
çelik yaylar gibi
o iki hoyrat kavisi
vur beni
acımadan
gittiğince
sapla da şu sîneme
kanıma batır

- V -

sen gittin
yıkıldı dağların gururu
bulutlar ağlamaklı
perişan
evimin tadı kaçtı
dağıldı süruru
şimdi
nerden bulmalı
bilmem ki
yitip giden
o
kuş kanatlı
huzuru

- VI -

sen gittin
uçtu
ekmeğin de bereketi
enikonu oturup büyüttüğüm kahır
hafakanlar içinde
istisnasız
her gece
uykular haram
hele bir de
sabır tükenince
edep mi kalır
son damlasıyla göz yaşımın
pes etti
dilimin nezaketi
sözüm var anlatacak
bekliyorum
elbet gelecek
biliyorum
benim de sıram


- VII -

sen gittin
elde var umut
hâlâ içimde bir ses
cılız da olsa
diyor yenilgiyi unut
kahretsin
bakiyedeki her şey gibi
o da yarım
üşüyor ellerim
yokluğunda şimdi

kayboluyor boşlukta
bir garip yalnızlıkla söylediğim türkü
çağırsam
gelmez
gönüllü forsa
bu müebbet esaretten
artık ne umuyorsa

bendeki sen
sendeki benden fazladır
geri dönmedi
peşin sıra giden yarım
biriken dağlarca hüzünden gayrı
söyle
nedir ki kârım
bir tek yüreğin harcı değil ıstırabım
zordayım
inan ki çok
ama çok dardayım

- VIII -

sen gittin
yüzümde hâlâ
saçlarının gölgesi
karartır ufukları
göğsümden rüzgâra kattığım zehir
bir yanar
bir söner
gözlerin
ve
bir harâmi baskınıdır
gelir
deli taylar gibi
camda
yağmurun sesi

- IX -

sen gittin
dolmuyor boşluğun
bir monologtur mırıldanışım
zehir-zemberek
yeter uzadığı
ayrılıkların
önümde kıvrılan yollar engerek
ayıkması zor
bu tuhaf sarhoşluğun
bir sade kahvenle bitmesi gerek

- X -

sen gittin
solgun çiçekleriyle
bitti
bahar da
yaz da
şimdi geri dönüyor kırlangıçlar
artık
bu soğuk güzün son demleriyle
ve gazel gazel kasvet sızan
sarı gerçekleriyle
yakındır
başlar kuru ayaz da
fakat
her şeye rağmen
tükenmemişse
yürekte azim
gözde fer
dizde tâkat
imkânsız değil
bir muştuyla gelen
sıcak başlangıçlar

- XI -

sen gittin
her bir güzellik
kâbusa döndü
paslı hançer hıncıyla
güneyin otobüsü
rüyamızı böldü
menevişli gözlerimde
ışığım söndü
uzadıkça bunaltan
uzayan
bunalttıkça
zakkumlar diker gönül bahçeme
zamanın bu kısır döngüsü
şöyle bir bakınca oysa
durup geriye
bırakıp beni
gidişin
sanki
daha dündü
eskimedi son kazağım
çünkü hiç giymedim
hani şu saç örgüsü


(İslahiye-26.10.2000) 02.37

İsmail Bozdemir
Kayıt Tarihi : 22.11.2009 22:10:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İsmail Bozdemir