İlk hasretiyle gençliğimin ilk elemleri
Ey paslı tellerinde gülen, ağlayan aruz
Ey eski dost yâd edelim eski demleri
Madem ki son sadânı dağıtmış, yorulmuşuz!
Anlat alevli bir çölün üstünde ansızın
Billur sesinle hıçkırarak doğduğun günü.
Binbir diyarda binbir ilahi güzel kızın
Anlat nasıl terennümün inletti gönlünü.
Neydin gönülde, şimdi ne oldun zavallı sen
Hıçkır benim de bari bu son gizli nalemi.
Timsalin asumanda ziyalarla işlenen
Bir pembe gül mü, yoksa bir altın piyale mi?
Akşam gruba karşı tüten bir buhurdanın
Hüznüyle şahit olma nihayet zevaline.
İran yoluyla Zühre tâcın, nağme kervanın
Şâhane geldiğin gibi şâhane git yine.
Biz şimdi başka bir ahenge bağlıyız:
Aşk sazıyla geldi erenler bu meclise
Yalnız bugün senin gibi ölgün sadâlıyız
Zira bu saz da parçalanır gülmek istese.
İncitmeden rübabını insafsız ellerin
Zalim temaslarıyla zamanın sitemleri
Ah ayrılırken, inleyerek paslı tellerin
Ey eski dost, yad edelim eski demleri...
Kayıt Tarihi : 21.3.2013 14:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Aruza zavallı demek olmamış.
Aslına bakarsanız, dün de, bir gün önce bugündü.
Geçmişe, yaşanılan zamanın belirli dilimleri demek mümkün. Gelecek yaşanmadığı için sadece bir tasarlama olur.
Bizler, hayatımızın birer dilimi, parçası olarak yaşamıyor muyuz zamanı… O halde “Dün dündür!” demek bile dünümüzü bizden koparamaz.
Sonuçta çok uzun yüzyıllar boyunca, hece ölçüsünün yanında aruz ölçüsü de kullanılmıştır. Tabii ki, ozanlarımız çok büyük oranda aruzu bilmediklerinden ve Türkçe’nin hece yapısına uygun olmadığından hece ölçüsünü kullanmışlardır.
Aruzu kullanan şairler, genellikle iyi derecede tahsil yapmış medrese görmüş, Arapça ve Farsça bilen şairlerdir.
Latin harflerine geçilinceye kadar kullanılan alfabe de Arapça olduğundan ve özellikle de dini konular ve mazmunlar pek çok eserde yer aldığından, şairler aruz ölçüsünü kullanmada zorlanmamışlardır.
Çok kısaca izah edelim, şiirde geçen bir iki kelime ile:
“Hıçkır benim de bari bu son gizli nalemi.”
“Timsalin asumanda ziyalarla işlenen”
bari: bâri şeklinde
nalemi: nâlemi şeklinde
Timsal; bugün aynen göründüğü gibi yazılmaktadır. Arap alfabesiyle yazılınca ses değerlerine göre:
Timsal: “timsâlin” şeklinde
Asuman : âsümân -âsmân- şeklinde
Ziya; ziyâ’ şeklinde
yazılmalı ki, arûza uygun olsun. Aksi takdirde aruza uygun düşmeyeceği gibi br hayli aruz kusuru ile yazılmak durumunda kalır. Bu da ahenge uygun düşmez.
Bu tür Arapça ve Farsça kelimelerin asıl yazılışlarını bilmeden, aruza uygun olup olmadığını nasıl beleceğiz?
Bu şiirin vezni aşağıdaki gibidir:
Mef’ûlü / Fâilâtü / Mefâîlü / Fâilün
Ancak aruz kelimelerin asıl yazılışlarında eksiklikleri götürmez. En basitinden 5. dörtlüğün 2. dizesi;
“Aşk sazıyla geldi erenler bu meclise” şeklinde verilmiş.
Bir hece eksik. İlk kelimede ya yazılış yanlışı var ya da bir tamlama şeklinde olmalı. Aksi takdirde aruza uymaz. (Aruzda heceler sayılmaz ama farz edelim ki saydık, bütün dizeler bu ölçüye göre 14 hece olmalı. Yoksa aruz kusurları devreye girer. O da olmuyorsa yanlış yazılma var demektir. Bu dize de yanlış veya eksik yazılmış olmalı.)
Sonuç olarak, bize ait bir kültür unsurumuzdur. Bizleştirdiğimiz ve benimsediğimiz bir ölçüdür. Osmanlıcaya uygundur.Türkçe ile kullanma şansımız azdır ve oldukça zordur.
Şiirin muhtevasına zaman kalmadı.
Sağlıcakla…
bir an sana asik olur.. hem ayrica karilerin
ara sira yane gelir garip sair hali bilir
ilerde kol kanat gerer malum esin perilerin
erirsin adeta hocam daim acik ko pencere
urik asit basinc yapar ve ter doker derilerin
nihayetinde aruza kolay nazari bakma pek
kepekte varsa sacta kil olur ote berilerin..
gercektende.. caga kebabi yiyeceksen et erzurumdan..
buryan yiyeceksen siirtten gelmis olacak..
ankarada istanbulda oranin eti ile.. caga.. buryan yenmez.. adana icin illa zih ile cekilmis yerli kiyma sart..
bu bu gibi.. aruz ile yazan sairlerimiz.. okurlari gercek lezzetine vakif olsunlar diye.. agir bir arapca ve farsca ile kotrdiklari siirlerin de.. bugun bile doyumsuz.. tatlar cikarmislardir.. bu vesile ile onlari da rahmetle aniyoruz..
gecmiste.. develerinin kaybolmamasi icin.. boyunlarina takdiklari can.. sesinin.. ahengine gore..
mefailun mefaili mefailatu.. seklinde tempo.. ritim.. siir oz musikisi tutturulurken..
gunumuz de.. deve yetistirme zorunlulugu olmaksizin.. sozcuk hecesinin.. acik yada kapali olusuna gore.. belirli bir disiplin ile islahi saglanip.. kafiye yerine idame ettirilebilmesi.. aslinda hecenin dar ahval seraitine gore.. daha cok hareket serbestisi tanirken..
sorun.. gunun siir popularitesinin.. nazima degil.. nesire.. nesir seklinde mustezati siir gibi algilamasi sorunudur..
milli sairini okuma zahmetine katlanamadik bir topluma.. soz dizinleme sanatinin.. en sinaatlisini.. aruz ile yazip.. dize sonunu.. uyak ile bitirme.. aruz hece bileseni hazirlasaniz ne olacak..
siz cok iyi ahcisiniz.. koyunun kaburga kenarini yardiniz.. ic pilav ile doldurup.. firinda nar gibi kizarttiniz.. ama musteri.. fastfood mekdanilts hamburger.. pizza istiyor..
ko sandvic ekmek arasina kasar at tost makinesine.. yaninada bi kutu kola ver diyor..
bi edebiyat sitesi.. o anki katilimci sayisini.. aciklamaktan korkuyor.. utaniyor.. kirk elli katilimci varken.. basa iki rakam daha atip.. su an burda on alti bin yediyuz kirk dokuz kisi var diyorsa..
siire ilgi dusmus.. revacta olan da.. tiri viri siirse.. ugrastigina degmez.. sermayesi korutmaz bence..
bu vesile ile de.. ozan soyundan gelen sairimize rahmet diler.. secki sebeb tesekkur ederim.. saygilar..
TÜM YORUMLAR (7)