Sen’de doğmak
Senden hız almaktır yaşamak
Yörüngende dönen yüreğim
Sana hayran
Sana koşmaktır
Sevdam
Seni bağrıma basmaktır
Hasretim
Adını dilimde türkü ettim
Ben seninim sen de benim
Hey Artvinim
Duy Artvinlim
Coşkumda ayaklanan merhabam
Genya’dan yankılanırken özlemim
Kestanelik’ten süzülen yorgunluğumu
Dinlenmeye bıraktım
Habazoğlu kaynağının berraklığında
Yıllar önceki anıları yudumladım
Derdime panzehir serinliğinde
Hayalini solumak bile
Titretirken içimi
Kendime geliyorum Kafkasör’de
Boğaların birinde taraf oluyorum heyecanlarıma
İnsan selinden bir damlayım
Atabarında,cilveloda,kobakta
Tulum,akordeon,davul-zurna eşliğinde oyundayım
Bir lokmasına yangınım
Kokusu burnumda tüten dönerlerin
Ateşlerinde kor
Dumanlarında efkâr
Küllerinde savrulmaktayım
Sokak aralarında
Pazmantlar’dan Balcioğlu’na
Haypet’ten Kolorta’ya kanatlanan yüreğim
İskebe’de mola veriyor yorgunluğuna
Çoruh’un baş döndüren
Hırçın sesleri
Anımsatıyor geçmişin
Göz yaşlarında yıkadığı
Son nefesleri
Köprübaşi’nda ikiye bölünen yüreğim
Murgul,Borçka
Maradit Macahel’in
El değmemiş bekâretinde
Doğasına arısına ormanına
Koklanmamış havasına
Kaçkarlardaki vahşiliklere
Hayranlıklardır unutamadığım
Onun içindir
O aşk ile yandığım
Çifteköprü Cankurtaran derken
Hopa’da deliren Karadeniz
Kanımda şafak söktürse de çılgın dalgaların
Yükledim yelkenime hasret yükümü
Batum yolunda
Sarp’da kalan yüreğimin öbür yarısını kucaklamaya
Beni de alın
Beni de götürün
Ayrılığın tüten dumanlarında yiten zamana
Karşı sahilde Arhavi
Doğu Karadeiz’in İstanbul’u
Fındıkta tad
Çayda rayihadır unutmadığım
Karşılıyor hamsi kıvraklığında
Tulumda folklorunun
Yerinde duramadığı kıpırtılarda
İkinci parçam
Çoruh’a yukarı aramakta anılarını
Tivatget’den Yusufeli’ne mi
Harhan’dan
Berta’nın tarihini okumaya mı köprüsünde
Sol yukarı Şavşat
Sağ yukarı Ardanuç’a mı
Ziver Ağam’dan
Üzüm bağlarından
Şeftali bahçelerinden tat derleyerek
Acı kahvenin bıraktığı dostluktan sonra
Ferhat’ın taşında Şirin’i anmadan geçme
Cehennem Deresi’ne
Naldöken’de soluklan
Gevhernik’i karşıdan izlemeye
Bilbilan yolunda Ark Başında
Batıya yönelen bakışlar
El sallamadan aşar mı Kutul’u
Unutur mu kırk sekiz köyünü Ardanuç’un
Şavşat’a bir selâm uçur
Kürdevan’ın arkasından
Irmaklar’dan Gürcü Kolundan
Kaçkar’ın dipsiz derinlilerinde
Karagöl’ün alabalıklarına
Bilbilan’dan veda ederken Ardanuç’a
Selâm bilcümle kırk sekiz köylerime
Selam doğup büyüdüğüm Sakarya’ya
Selâm kazalarımda yara bıraktığım acılara
Selâm başında taşı kalmamış mezarlara
Selâm buğusunu hissettiğim anılara
Selâm tuz ekmek dostu Ardahan Kars’a
Selâm kirvem Erzurum’a
Kucak kucak
Gönül gönül kim varsa
Çoğaldıkça çoğaldım
Zamanın eskitemediği
Dirilen geçmişte
Gönül durmuyor durduğu yerde
Durulup berraklaştıkça
Anılar yansıyor mekânlarından
İnsan kendine dönüyor
Bıraktığı izlere yaklaştıkça
Çoruh;
Başkaları sana gem vursalar da
Taştan’dan bir dilek dinlemez misin
Önüne set engel burç kursalar da
Şu altta ricamı anlamaz mısın
Bayburtlu Zihni’den Emrah’dan
Selâmlar derle
Al götür
Muhibbi’ye Huzuri’ye
Buluştur gönül dostlarını
Sukavuşumunda
Deryami’yi Efkâri’yi
Dile döktükleri
Tele döktükleri
Sevdalarını
Çoruh’ça dinlet Çoruhluya
Çoruhça akan
Dinle sana sesleniyorum
Gönlünü barajlaşan
Muştulara bırakan
Kayıt Tarihi : 7.1.2007 20:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Anılar hatırlanınca,sayfalar dile gelmez mi...
TÜM YORUMLAR (2)