Yine o sahildeyim-hatırla hani var ya- aşkın en çok yakıştığı yer; Mudanya…
Her şey,her yer aynı,tek eksik sen. ‘Sen’ dediğin de öyle-böyle bir şey değil, ‘sen’ işte…Yani sen…Ne tamam ki sen eksiksen? Oturdum aynı banka.Karşısı İstanbul; Bebekler,Sarıyerler,Kalamışlar…Zaten ismini yazdığım duvarı da boyamışlar.Bir o kalmıştı aşkımızdan geri,onu da çekememiş şerefsizin biri.
Herkes seni soruyor sözleşmiş gibi.Cevap da zor hani; ne denir ki şimdi? A) Evde unuttum B) Az sonra gelecek C) Gelemedi,selam söyledi D) Hiçbiri.Cevap D seçeneği,ne yazık ki! Cevap; sen yoksun…Lanet olsun! Bu yazıyı da sana yazıyorum,okuyorsun biliyorum; aklım hayır dese de,seni hala seviyorum! ! !
Hani demiştim ya sana; sen benim hayatımın ‘de’ bağlacısın diye,telif hakkı ödeyip Ceyhun Abi’ye,şimdi o ‘de’ bağlaçlarını hayatımdan çıkarıyorum ve izninle burada son kez kullanıyorum: “Parçalandı sabır taşı,gelsen de bir,gelmesen de…
Kurudu gözümün yaşı,silsen de bir silmesen de…
Ben sevdamı kefenledim,ölsen de bir ölmesen de…”
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta