“Bana masalını anlat dedi usulca kadın…
Bana masalımızı anlat, istersen, beni çok sevdiğini anlat, sinsi ve saklı gülüşlerini anlat…
Beni benden çok sevdiğin günleri anlat…
Unutulmaz aşk şarkılarının içindeki, sevdiğin kadını anlat… Mermerlere oyarak resmini yaptığın bir beni, bir kez daha anlat, beni, çok sevdiğin ve saydığın günlerdeki gülüşlerini, her şeyin içindeki biz varlıklarını, anlat…
Ettiğin yeminleri tekrar duymak için, bütün benliğimi gerilerde bırakan bir beni anlatman için, seni sevdiğimi tekrar haykırmak isteyen bir beni, her şeyi geçmişte bırakarak tekrar anlat demek istiyorum sana…
Unutulmuş ne kadar cümleyi, usulca kulağıma fısıldadığın günlere geri dönerek, beni tekrar bana anlat…
Öfkeyi, kızgınlıklarını, bir köşeye sıkıştırarak tekrar beni sevdiğini söyle…
Duymak istiyorum, pişmanlıklarını bir köşeye sıkıştır, duvarların üstüne üstüne yıkıldığı, enkazlardan çıkararak beni tekrar canlandır, tekrar gözlerine bakan, bakarken, ağlayan kadını anlat…
Duy sesimi, kimsesizliğe alışık kulak seslerini bir yere sıkıştırıp, kalabalıklaştığımız anlardaki sesimi anlat…
Beni unuttuğun yerden çekip al, beni terk etmek istediğin yerden tutun bana, gerilerde bıraktığın gölgemin yanına gel, çek çıkar beni, sensizlikteki karanlığımdan, çek çıkar beni, sensizliğimden, unut yetimliğini, unuttur sensizlikteki yalnızlığımı,” der kadın…
Unuttur bana öksüzlükle geçen yıllarımı, pişmanlıklarıma tutun ve çek beni çöktüğüm yalnızlığımdan
der kadın…
Beni al çocukluğumdaki masalların içine, yalnız yaşadığım masalımsı korkuların içinden al, götür beni bir ışığa…
Bak karanlık yollar,
bak karanlık pencereler,
bak karanlık benim dolaştığım kuytular…
Her yerde yalnızlık gölgeleri, her an elimde yalnızlık çay bardakları, zehir zemberek bir hızla hızlı saatler, dar zamanlardan geçiyor…
Korkak zamanların hatıraları bunlar, korkak zamanların öksürüklü anıları bunlar…
Unutulmuşluğa dair korkular bunlar, bitmeyesiye, donmayasıya, hızlanmayasıya, durgunlaşmış anılar bunlar…
Artık çok eskilerde kaldı bu düşler…
Uykusuz artık geceler…
Ve
yorgun artık zamanlar,
bir kapı pervazı bu boyasız, renksiz, bir ışıksız oda bu karanlık gölgesiz…
Kaybedilmiş aşklardan biri benim, kaybedilmiş sevdanın biri bende, beni unutmaya dair ne kadar sebebin varsa ört üstünü ve ben yalnızı tut çek al götür aydınlığa…
Hiçbir zaman batmayan güneşli yerlere götür beni, korkuyorum artık karanlıklardan, seni unuttum diyen dilim lâl artık, seni seven dilim çözüldü, senli kelimelerle titriyor artık, sevilmelere at bırak beni, artık kaderim sen oldun yalnızlığımda…”
Sabahın alaca ışıkları pencereden yüzüne vuruyordu adamın, titremelerle gözlerini uğuşturdu, bedeni sahipsiz titremelere ulaştıkça yüreğinin ritimleri hızlandı, sadece kaslarının tümünün kasıldığını hissetti,
Sessizce, “geçti artık o seni çok sevdiğim günler,” dedi “geçti… Sadece kabullenmez ve de dayanılmaz arzuların bıraktığı sevmelerin acı titremeleri kaldı” dedi… “Kaybedilmiş aşkların acılarını taşımaktan başka bir yükümüz yok artık” dedi adam…
Yüzünü yıkıyordu aynadaki gözlerine bakarak…
Kendi kendine konuşmaya başladığında ise, pişmanlıklarından ziyade hatalarını düşündü…
Sevmelere karşı zaaflarına baktı… Acılarının tümü omuzlarını çökertmişti… Yüzündeki pişmanlıkları kalınlaşmış çizgilerle aynadaki ışık oyunlarına sebep oluyordu… “Korkuyorum kayıp zamanlarda kaybolmaktan” dedi… “Korkuyorum artık sevmelerin yürek vuruş seslerinden, hepsi acılara kürek çekiyordu ve ben artık yalnızlık çerçevelerinden arıyorum kendimi… Aynadaki benle, aynadaki beni düşündüm, Hiçliğe adım atan bir beni, belki de bu bakışta yıllarca kalabilirdim, bütün bulduklarım ve kaybettiklerimin hepsi, bu soğuk, buğulu, akisli ayna camına çakılıp kalmışlardı…
Galiba en önemlisi hepsini bir anda orada bırakmaktı… ” Derken, yüzündeki acınası ifadeye bakmak istemedi adam…
Mustafa Yılmaz 4
Kayıt Tarihi : 6.12.2010 14:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hatıralar yaşanmışlıkların en anlamlı elde kalanlarıdır ......yalnızlık yaşanmamışlıklar değilmi....kaleme saygıyla ....+....+.....asena
Kutluyorum.
Ayrılığın yürekte açtığı derin bir yara iziydi okuduğum...yüreğinize kaleminize sağlık.........
TÜM YORUMLAR (4)